Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

BizdenOku - Doğru Bilgi

Ev Sahiplerini Çıldırtan Kanun ..



Türk Kanunlarında bazı hükümlerin anlamsızlığı her zaman tartışmalıdır. Neticede yurt dışından ithal edilen kanunların hatalı olarak dilimize çevrilmesi, gelenek ve göreneklerimiz göz ardı edilmesi gerçeği vardır. 
Avrupa'nın bir kaç ülkesinden, İslam dininden farklı dinlere inanan insanlar topluluklarından alınan kanunlar ülkemiz adalet anlayışı içerisinde hep sorun olmuştur. Olmaya devam etmektedir.  Aslında toplumun gelişmesi, internet çağının var olması, teknoloji ve ihtiyaçlar bunların yanı sıra ülkemize yerleşen farklı toplulukların varlığı kanunlarımızın elden geçmesi gerektiği yönündedir. 
Zaman içerisinde çelişen kanunlar her durumda karşımıza çıkmaktadır. Bu kanunların çelişki oluşturduğu durumlarda farklı içtihatlara sebep olsa da Yargıtay, Danıştay ve sonunda Anayasa Mahkemesi sürekli kanunlar üzerinde farklı kararlar verebilmektedir. Bazı kanunların iptali yönünde karar vermektedir.
Bunlardan biri de sözleşme hukukudur. En popüler olan sözleşme türü de Kira sözleşmeleridir. Normalde kira sözleşmeleri sözlü yapılsa da güvensizlik ve inkarın artması üzerine yazılı kira sözleşmeleri giderek yaygınlaşmaktadır.. Süreli süresiz yapılan kira sözleşmelerinde en sıkıntı durumda Borçlar Kanunu madde 347'dir. 
Kiracı ile belirli tarihli sözleşme yapan bir ev sahibi o tarih gelince kiracının meskeni ya da işyerini boşaltacağını sansa da aldanıyor. Çünkü kanun buna izin vermiyor ve kiralananı boşaltma hakkını kiracıya veriyor. Yani, mal sahibi kiracı istemediği takdirde belirli tarihli sözleşme yapsa da çıkartamıyor.
Adaletsiz ve akıl dışı bu kanunun değişmesi gerekir. Her ne kadar kanun koyucu kiracıyı kollama yönünde kanunu hazırlamışsa da mal sahipleri yok yerine koyması adaletsizliktir. 
Çünkü kanuna göre, Borçlar Kanunun madde 347'e göre, Kiracı sözleşmesi bitince kiracının sözleşme bitim tarihinden 15 gün önce bildirimde bulunmaması, kiracının oturmaya devam edeceği anlamına geliyor ve  de ev sahibi bu kiracıyı çıkartamıyor.
İşte kanunun tam metni; 
"MADDE 347- Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak, on yıllık  uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir.
Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde, kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler.
Genel hükümlere göre fesih hakkının kullanılabileceği durumlarda, kiraya veren veya
kiracı sözleşmeyi sona erdirebilir "

*****
Kiraya verenin, kiracıyı evden çıkarabilmesi için Türk Borçlar Kanunu’nda sayılan sebeplerden birine dayanması gerekir. Türk Borçlar Kanunu’na göre kiracı şu sebeplerle kiralanandan çıkarılabilir;
  • Tahliye taahhütnamesi ile kiracının tahliyesi
    Kira sözleşmesi yapılırken kiracıdan ıslak imzalı ve yazılı olarak tahliye taahhütnamesi alınmışsa ve çıkacağı tarih net olarak yer alıyorsa, sözleşme sona erdiğinde kiracının mülkten çıkartılması mümkündür.
  • İhtiyaç nedeniyle kiracının tahliyesi
    Kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa,
  • Tadilat nedeniyle kiracının tahliyesi
    Kiralananın yeniden inşası veya imarı amacıyla esaslı onarımı, genişletilmesi ya da değiştirilmesi gerekli ve bu işler sırasında kiralananın kullanımı imkânsız ise,
  • Kira sözleşmesinin 10. kez yenilenmesi halinde kiracının tahliyesi
  • Kiracının kirasını ödememesi halinde tahliyesi
  • Komşuları rahatsız eden kiracının tahliyesi
  • İflas nedeniyle tahliye şartlarından birinin oluşması gerekiyor.
Özetle,  Kiraya verenin sırf sürenin bitimine dayanarak sözleşmeyi feshetme hakkı olmadığı kanuna kesin olarak konulmuştur. Bu nedenle ev sahipleri mahkemelerde önüne çıkartılan bu kanunla adeta çıldırmaktadır. 
Günümüzde giderek artan kiracı - mal sahibi kavgalarının hatta cinayetlerinin temelinde 100 yıl önce batıdan alınan ve toplumumuza asla uymayan kanunların yattığını bilmeniz yeterlidir. Bununla birlikte hayatın olağan akışını çok iyi bilmelerine rağmen önündeki kitaplarla karar vermek zorunda kalan yargının değiştirilmemesidir.

Erol Kara @bizdenoku