Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

BizdenOku - Doğru Bilgi

Ürgüpteki O Aşk Yıllardır Anlatılır


Nevşehir denince Ürgüp, Ürgüp denince Kapadokya, Kapadokya denince peri bacaları, balonlar, yer altı şehirleri akla gelir.
Bu beldenin bazı ilçelerinin isimlerini giden bilse de, gidenlerin bilmediği birçok gizemli, esrarlı, heyecanlı, sırrı çözülememiş yapıları, sırları pek bilinmez.
Kaymaklı bunlardan biri... Kaymaklı beldesi henüz Ürgüp ya da Derinkuyu kadar öne çıkmamışsa da, gidip görenler bilir ki, keşfedilmemiş yerler olduğu kadar keşfedilmemiş hikayeler de vardır.
Hikayesi bol şehir Nevşehir'de Kaymaklı da çok eski bir yerleşim alanıdır. 
Hatta sık sık değişen isimleri bile eskiyi anımsatır. 
"Anaku" - "Enegi" ve "Kaymaklı"... Sırlı beldelerimizden sadece biri..
Her ne kadar anlatacağımız öykü, Kaymaklı / Derinkuyu Mağaralarına gidenlerin önünden gelip geçtiği bir papazın evinden ve bu evde yaşanan aşktan habersiz oldukları kesindir.
Kapadokya Bölgesinin yer altı şehriyle ünlü gözde turizm yöresi Kaymaklı Beldesinde bir papaza ait bir konak var. Konağın arkasına uzanan dehlizlerinden yeraltı şehri denilen mağaralara, hemen arkasında bulunan Aziz Georgios kilisesine, yaklaşık 300 metre uzaklıkta bulunan Rahibe okulu'na, ve hatta Kapadokya bölgesinde mevcut diğer kiliselere bağlantılı yer altı dehlizleri bulunduğu söyleniyor. 
Konak, 1912 yılında yaptırılmış. Yapılış tarihi kapı üzerinde ...
2018 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığından destekle Kaymaklı Belediyesi tarafından restore edilerek "Kaymaklı Yemek Sanatları Merkezi"ne dönüştürülmüş.
Her ne kadar papazın konağı olarak anılsa da günümüz resmi kayıtlarında "Uzun Ali Konağı" diye geçer.
Konak günümüzde, içinde günlük yaşamda kullanılan ve antika değerindeki kilim, mutfak malzemeleri, oturma grubu gibi eşyalarla donatılarak kültürel yaşamın örneklerinin yer aldığı restorana dönüştürülmüş.
Aktif olarak kullanılan 4 büyük odası bulunan konakta mutfak, kiler ve yemeklerin yapıldığı büyük ocaklarda yer alıyor.. bulunuyor
"Kaymaklı Yemek Sanatları Merkezi" adı ile faaliyet gösteren binada yaşanan aşk öyküsü ise bir hayli etkileyici. 
Konağın Papazın adı ile değil de "Uzun Ali Konağı" olarak adlandırılmasının sebebine gelince.. 
Kaymaklı Yeraltı Şehri'ne giderken gördüğümüz konak hakkında yüzeysel bir kaç cümle sarf eden rehberimiz kafileyi götürürken, bina önünde yer alan tabelalara göz attığımda tanıtım yazısı arasında sıkıştırılmış bir aşktan söz edince, dikkatimi çekmişti.
Yaptığım araştırmada aralarında Kaymaklı belediyesi tarafından yayımlanan "Anaku-Enegi-Kaymaklı "Taş Kapının Ardındaki Şehir" kitabı ile bir çok kaynakta yer alan, birbirine benzeyen cümlelerle elde ettiğim buruk aşk öyküsünden bize kalanlar.. 

Foto: Sosyalmedya

Kaymaklı'nın Petrası ile Uzun Ali'nin aşkı
Önce yaygın olarak bilinen öykü.. 
Kahramanlarımız, "Bir konakta çalışan Kaymaklı'lı Uzun Ali ile babası papaz olan Tedra.. 
"Ali, Tedra’ya gönlünü kaptırmıştır. Tedra’da Ali’ye... 
Ali, fakirliğinden midir yoksa vefa duygusundan mı bilinmez, konuyu bir türlü Tedra’nın babasına anlatacak cesareti gösteremez.
Yine bir gece Tedra ile Ali gizlice buluşurlar. İki sevgilinin gözleri aşkın en masum, en coşkulu ve en duygusal yanlarından aşk şarkıları terennüm eder. Tedra, artık evlenme çağına geldiğini, babasının kendisini bir başkasına vermeden Ali’nin gelip konuşmasını ister. Cumhuriyet yeni kurulmuş ve köye mübadele ile ilgili haberler gelse de kimse pek bir şey bilmektedir. Ali o gece kararını verir ve Tedra’nın babası ile konuşmak için sabahı beklemeye başlar. Ali için saatler geçmek bilmez. Fakat sabah olduğunda Ankara’dan gelen haberler hiç iyi değildir. Yapılan anlaşmaya göre Türkiye’de yaşayan Rumlar Yunanistan’a, Yunanistan’da kalan Türkler Türkiye’ye dönecektir. Bu aşka şahit olan tüm halkı bir keder kaplar. Ali ve Tedra’yı bin kat bir keder kuşatır. Yaşayacakları evin hayallerini kuran genç âşıklar bu haberle adeta yıkılır. Tedra, babasının katı bir adam olduğunu ve asla burada kalmasına izin vermeyeceğine çok iyi bilmektedir. Ali’nin ise kimi kimsesi olmadığı için Tedra’yı kaçırmak aklına bile gelmez. Hele ki böyle karışık bir dönemde Tedra’yı ordan oraya sürüklemek ona eziyetlerin en büyüğü diye düşünür. Çünkü Uzun Ali’nin gönlü de tutkunun, yaşama sevincinin yeri bambaşkadır. 
Konağın sahibinin evi satacağı haberi yayılır köye.
Tedra, babasını günlerce süren ısrarları neticesinde konağı almak için ikna eder. Konak Ali için alınmıştır. Tedra ve Ali son kez buluşurlar. Heyecan doruklardadır. Sevmenin ne kadar güçlü ve derin olduğunu da iki âşık bilmektedirler. Tedra, heyecan dolu bakışlarla sevdiğine bakar. Meramını anlatmakta güçlük çeker. Sevgisi artık Ali’nin eline verdiği bir mendilde dünyanın en güzel kokan çiçeklerinin kokusu vardır. Ali’ye mahzunca bakar. Yüzleri ay gibi parlamaktadır. Heyecanla atan kalbi sükût içredir. Ağzından sadece; “ben gitmeden bu mendili açma!” diye de tembihler.
Hayatın en garip tecellisi ayrıklardır. Tedra ve ailesi bir gece gizlice ayrılırlar köyden. Ali ise sevgilisini bir daha görebilmenin heyecanıyla mendili açar. Bir anahtar ve not çıkar içerisinden.
Kâğıtta “Madem benimle evlenemeyeceksin, evleneceğin kadınla hayalini kurduğumuz o evde mutlu yaşadığını bileyim” yazmaktadır. 
Bu söz Ali’de hüzünlerin en zapt edilmez elemini yaşatır. Ali uzun bir süre ne eve girer ne de Tedra’dan bir haber alabilir. Yazdığı mektuplara cevap alamaz. Gece gündüz sevgilinin varlığı artık hayalindedir. Aradan biraz zaman geçer ve bir haber gelir yalnızca köye, Tedra’nın gemide veba salgınına yakalandığına ve öldüğüne dair. Ali bu habere ne inanır ne de eski umudunu barındırır. Ne çare ki hayat devam etmektedir. 
Yıllar sonra Ali Tedra’nın vasiyeti olarak gördüğü o evde bir yuva kurar.

Rehberimiz ise olayı şu şekilde anlatır 
"Papazın kızı Tedra, Ali'ye aşıktır. Mübadele dolayısıyla ile haberi olan Rumlar evlerini satarken bir kısmı da satmaz sevdiği komşularına bırakır. Tedra da bir türlü kavuşamadığı sevgilisi Ali'ye kalması için babasını ikna eder. Babası şehirden ayrılana kadar evi bıraktığı Ali'nin bundan haberi olmaması şartıyla bir kağıda yazıp kızına verir. Son buluşmasında Tedra mendil içinde kağıdı Ali'ye verir. Açmamasını tembih eder. Ali mendili saklar. Kağıdı unutur. Aşkı artık gurbettedir. Bir gün Tedra'nın ölüm haberi gelir. Ali günlerce kan ağlar. Yüreğinde bitmeyen ve aşk ile.. Gün gelir ve bir gün evlenmeye niyetlenir.. Eşyalarını toparlarken o kağıda denk gelir. Papazın evi kendisine bıraktığını kasabada okur yazar olan birine okutunca öğrenir. Ve içi kan ağlayarak duvarlarında Tedra'nın kokusunu arayarak yeni eşiyle yerleşir. "
Bu topraklarda onlarca öykü vardır. Bilinen bilinmeyen... …
Tüm sevgilere saygıyla... 

Derleme Erol Kara@bizdenoku