Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

BizdenOku - Doğru Bilgi

Pamukkale Antik Kentinde Barbar Gezginler

Efsanelere hiç bitmez. Yıllardır söylene söylenen gerçekmiş gibi inandığımız sayısız efsaneler vardır. Bunlardan biri de şöyle ;
"Bölgede yaşayan yakışıklı bir çoban ay tanrısına aşık olur. Ve bir akşam Denizli'nin bu yüksek yerinde buluşurlar. İlk kez buluşan yakışıklı çoban ve ay kadar parlak bir güzelliğe sahip olan tanrıça mutluluktan adeta dünyayı unuturlar. Hatta inekleri sağması gereken çoban bu görevini dahi hatırlamaz. Ve inekler tepe boyunca sütlerini boşaltırlar. Bugün tepeden aşağıya inen suyun ve beyaz renkli sıvının ineklerin sütü olduğu sanılır."
Bu efsane Denizli ilimizin en meşhur yerlerinden Pamukkale için anlatılır.
Zaman zaman bembeyaz bazen kirli bir beyaz görünümünde olan, üzerinden akan suyun şifalı olduğu söylenen zorlu bir tepe tırmanışının arkasından ulaşılan yere geldiğimizde yıllardır gördüğümüz fotoğraflarla ilgisi olmayan bir manzara karşıladı, bizi.
Yüksek denecek ücretle girilen ve ulaşabilmek için yaklaşık 20/25 dakika tozlu topraklı yolu aşmak zorunda kaldığınız travertenlere mini golf araçlarıyla gitmek isterseniz araç başına 1800 TL ödemek zorundasınız.
Bir hayli kalabalık bir ortamda, sığ bir suyun kapladığı, güvenlik elemanlarının sık sık " dikkat edin, kayarsınız" uyarıları yaptığı yerden Denizli'ye 18 km uzakta bulunan bu yerleşim yerini tepeden izleme fırsatı buluyorsunuz. Bu arada sürekli akan, ilk girişte sıcak oluşundan dolayı çekinseniz de kısa sürede alıştığınız yerden yürürken kaymamak için bayağı bir efor harcamak zorunda kalıyorsunuz.
Ayaklarında hastalık olanın da olmayanın da düşünmeden girdiği bu 50 metrekarelik alanda kısa bir süre durup kenara çekildiğinizde insanların tereddütlü, korkulu, çekimser hallerini gülerek izliyorsunuz.
Çaldağı'nın güney eteklerinden gelen kalsiyum oksit içeren tepeden aşağıya akan sudan kısa bir zaman şifa bulmanız mümkün değil, tabi.
Şifa için vadide yer alan otel, motellerden uzun süreli yer ayırtmanız, günlerce oteldeki mevcut tesislerdeki suyun içinde kalmanız ve bunu çok sık tekrarlamanız gerekir ki buna ödeyeceğiniz rakamı duyunca sadece merakınızı gideriyorsunuz.
"Adam sen de " deyip geldiğiniz gibi geri dönmek zorunda kalıyorsunuz. Hatta, travertenlerin en yakınında yer alan sözde "Kleopatra Havuzu" denilen yerde de yüzme imkanı bulabilirsiniz. Ancak 38 derecelik sıcak suda ne kadar kalabilirsiniz, bilemeyiz ama çok çok yarım saat dayanabildiğiniz havuzun kenarında oturup günün keyfini çıkartabilirsiniz.
Pamukkale'ye gelirken sık sık adını tabelalardan duyduğumuz "Hierapolis" adının rahatsız ettiğini söyleyerek travertenlerin hemen arkasında ve tepeye doğru kurulu olan antik şehri gezmeniz için tam iki/üç gününüzü ayırmanızı tavsiye ediyorum.
Pamukkale Antik şehri "Hierapolis" arkeolojiye meraklılarının uzun süre içinden ayrılmayacakları bir yer..
İnternette detaylı ve birbirine benzer / farklı bilgiler bulacağınızdan şöyleymiş, böyleymiş demeden gördüklerimi aktarmaya devam edeceğim. Buraya çok sıcak ve güneşli havada gelmeyin. Ben 1 Haziran 2024 günü geldim ama sıcak beyin haşlıyordu.
1988 tarihinden beri UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer aldığı söylenen bölgede travertenlerden, akan sudan daha çok antik kenti gezmenizi tavsiye ediyorum. Hamamdan müzeye döndürülmüş olan alanı da gezmeden oradan çıkmayınız.
Şifa ve güzellik merkezi olarak söylense de bu özelliği olmadığına inanın.
Antik kent ve travertenleri tam anlamıyla gezmek için üç gün yeter. Alana üç ayrı yerden giriliyor. Siz güney kapısını tercih edin.
Antik Kenti, hamam yapıları, Hz. İsa'nın 12 havarisinden Aziz Phillippus'un mezarı, nekropolü, gymnasiumu, çeşitli mezar yapıları, dönemin en büyük agorası, 300 ayaktan oluşan 10 bin kişilik antik tiyatrosunu ve cehennem kapısını görmenizi tavsiye ederiz.,

KLEOPATRA BURADA ŞİFA ARAMIŞ
Burası milattan önce 2. yüzyıldan kalan Denizli Pamukkale (Hierapolis) kentindeki Antik Havuz, nam-ı diğer Kleopatra Havuzu. Dünya Kültür Mirası Listesi’ndeki sit alanı Hierapolis Antik Kenti içinde, Pamukkale Travertenleri’nin hemen yukarısındaki alanda yer alıyor. Bu kadar kıymetli bir mirası, bu kadar özel bir şekilde deneyimlemek bizce müthiş bir heyecan veriyor.
Antik Havuz’un suyunun bazı cilt ve dolaşım sorunlarına iyi geldiği ta o dönemden beri yaygın bir kanı. Bu nedenle, böylesine doğal, şifalı ve aynı zamanda estetik bir havuzun popüler olmaması gibi bir durum söz konusu değil. Ama ne popülerlik! Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın bile bu havuzun methini duyup geldiği iddia ediliyor.
Bununla birlikte, Termal suyun, Hazreti İsa Aleyhisselam'ın annesi Hazreti Meryem'in rahatsız olan gözünü iyileştirdi gibi efsaneler de anlatılıyor.
Binlerce yıllık sütun ve mermerler arasında yüzme imkanı bulan ziyaretçiler, hem şifalı suya girmenin hem de doğal güzelliklerin tadını çıkartma şansı yakalıyor.
Ayrıca, antik havuz suyunun kalp damar hastalıkları, romatizma, deri, felç ve sinir hastalıklarına iyi geldiği de söyleniyor.
Havuzu termal sular beslediği için yaz kış sıcaklığı tam da optimal vücut sıcaklığı olan 38 derece. Yani havuzun keyfi kışın çıkar.
Kleopatra havuzu görüntüleri için tıklayınız

Önemli Bir Uyarı
Romalılar döneminde hamam olarak kullanılan bugün Pamukkale Arkeoloji müzesi olarak bilinen tarihi yapıantik duvarlarında bir isim.
Tarihi eserin ne olduğunu bilmeden gezen bir şaşkın yılların yıpratmadığı koca taşın üstüne, hem de iç avluda bulunan giriş kapısının hemen yanında, ismini resmen KAZIMIŞ.
Bunu yapmakla boyu mu uzadı, tarihe mi MAL olmak istedi bilemeyiz.
Bunu gören tarihi eser tutkunları muhakkak kulağını çınlatıyordur
Bu arada görev yapan güvenlikçilere bir çift söz.
Başınızı cep telefonundan kaldırın da işinizin ciddiyetine yoğunlaşın.

Erol Kara / @bizdenoku