Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

BizdenOku - Doğru Bilgi

Vanlılardan Bir Göl Hikayesi


Öyküler, halk efsaneleri hemen hemen her yerde vardır. 

Az sonra dile getireceğimiz köy efsanesi de bunlardan biri. 
Olayın geçtiği yer Van'ın Özalp ilçesinde bulunan bir köyde geçse de Artvinliler, özellikle Ardanuç, Şavşat ve Yusufeli ilçelerinde oturanlarla , Posof yaylalarının insanları da o köy bizim oradadır, bizim orada yaşanmıştır. Yaşlanmaktadır, diyebilirler.
Ne demişti şair, "gitmesek te görmesek te o köy bizim köyümüzdür. "
Biz, öyküye Özalp araştırmamız sırasında rastladık. O halde kış gecelerinin uzun sürdüğü, sobaların tüttüğü, tezek kokulu köy bacalarından çıkarak gökyüzünü saran öyküyü anlatalım.
Öykümüz "Boğa Gölü"
*****
Boğa Gölü Van Özalp ilçesine bağlı Sağmalı (Noşar) Mahallesi'nde bulunan küçük bir gölet. 
Bilirsiniz, doğu insanı hayvancılıkla uğraşır. Hayvanlar onların her şeyidir. Gözü gibi bakarlar. 
Bir çok hayvanı olan çoban tutar.
Köyün çobanı da öyle zayıf çelimsiz biri değilmiş. Gücü kuvveti yerinde bir babayiğit. Kara yağız bir delikanlı. Genç kızların gözü onda, onun gözü de sürüdeki kara boğada imiş. Canından çok severmiş. Sürünün başı olan boğası gecesi gündüzü imiş, çobanın.
Köyün göleti yazın kurur, kışın gürül gürül coşarmış. Mevsim bahar.. Göl su dolu halde kendini yaza hazır edermiş ama.. İçi neredeyse yüzülecek kadar çok su ile dolu...
Sevgili çobanımız gölün kıyısında hayvanlarını otlatıyormuş. Sürüsünün başı, çobanın çok değer verdiği boğası otlanma sırasında böğürmüş. Ama, ne böğürme.. O böğürdükçe dağlardan yankılan ses ovayı yankıyla doldururmuş. Hatta, rivayet o ya.. Çevre köylerin boğaları bu sese karşılık bile verirmiş.
O gün bir başkalık olmuş. 
Böğürmenin ardından göl fokur fokur kaynamaya başlamış. Su kabarcıkları o kadar çoğalmış ki, hayvanlar ürkmüş, çobanımız şaşkın dona kalmış.
İçeriden kapkara, gece karanlığından kara bir boğa dışarıya fırlamış.
Göl içerisinden gölün kıyısına çıkarak orada bulunan çobanın boğasına saldırmış.
Birbirlerine tos vurmuşlar, sırt vurmuşlar ve sonunda çobanın boğası yerde kalakalmış.
Gölden gelen boğa gerisin geriye, burnundan soluya soluya suyun içine girip kaybolmuş.
Boğası ise yorgun, o gün ot bile yemez olmuş.
Geçip bir kenarda kendi haline kalakalmış. Çoban boğasının bu haline çok üzülür. 
Ne yapayım, ne edeyim diye düşünmeye başlamış.
Gölden boğa çıktı, dese kimse inanmazmış.
Göl boğasından öcünü almak için çareler arayan adamın aklına boğasının boynuzlarının ucuna polat boynuz takmak gelmiş.
Boğasına uçları çok sivri takma polat boynuzlar yapmış. Bir müddet de boğasını besledikten sonra hayvanlarını yine aynı göl kenarına götürmüş. Göl kenarına gelen boğanın böğürmesini duyan su boğası da böğürerek gölden dışarı çıkmış ve hayvanlar tekrar güreşmeye başlamışlar. 
Ama bu kez polat boynuzlu boğanın ince uçlu takma boynuzları su boğasının kafasında muhtelif yaralar açmaya başlamış.
Yüzü gözü kan içinde kalan su boğası canı çok yandığından polat boynuzlu boğanın önünden kaçmak zorunda kalmış.
Arkadan yetişen boğa su boğasının buduna sapladığı boynuzları ile ağır bir yara daha açmış. Yaralı boğanın böğürtüsü dört bir yandan çınlaya çınlaya suyun derinliklerinde kaybolmuş. O kaybolurken suyun yüzeyi da kıpkırmızı oluvermiş. 
Göl içerisinde kırmızı taş ve toprağın boğanın kanından olduğu söylense de ondan daha acısı çobanın gün gün zayıfladığı, zayıfladıkça yatağa düştüğü, ve bir daha da köyde görülmediği , bunu da boğanın bedduasına bağlayanlar olmuş.
Bir efsaneye göre de, sabah hayvanları tavladan çıkartmaya giden çoban gecenin karanlığında boğa ile karşılaşmış. Göl boğasının, çobanı boynuzlayarak gölün içine attığı da söylenir.
Ve rivayet o ya,, uzun yıllar öncesine kadar bazı köylüler bir boğanın böğüre böğüre gölden gece karanlığında çıktığını, yine böğürerek sabah ezanı ile geriye döndüğünü söyler ki, artık kimse ne sesini duyar olnuş, ne de kendisini.. 
Bir dede masalı olarak zaman zaman anlatılır.. 
Göl nerede mi.. 
Boğa Gölü, kimine göre Özalp ilçesinin Sağmalı Mahallesinde, kimine göre Seydibey ovasında..
Dedik ya, bütün köyler, bütün göller, bütün efsaneler hepimizin, bu toprakların insanlarının ..

Alıntı : Yusuf Dilsen - muhtelif kaynaklar