
Bankalara gönderilen Haciz İhbarnamesi ile Haciz Müzekkeresi arasındaki fark nedir?
Borçlu açısından Haciz ihbarnamesi ile haciz müzekkeresi aynı sonuçları doğurmuyor mu?Haciz ihbarnamesi ile haciz müzekkeresi arasındaki farkları, uygulamadaki farklılıkları makale olarak açıklarsanız ve bunlar arasındaki farkları emsal Yargıtay İçtihatları ile açıklarsanız sevinirim
Sayın okurumuza verebileceğimiz ilk cevabımız amaçta her ikisi arasında pek bir fark bulunmamaktadır. Her iki işlemde sonuçta borçlunun bankadaki mevduat hesaplarında bulunan parasına, alacak senetlerine, hisse senetlerine vd. menkullerine haciz koymaktır. Haciz ihbarnamesi İİK 89. maddeye göre yapılması ve sonucunda fazla teferruat gerektiren bir işlem olması, haciz müzekkeresi ise kısa yoldan yapılan haciz işlemidir. Hatta borçlunun bankada menkulü bulunduğuna kesin eminseniz icradan alacağınız bir yetkili ile elinizdeki haciz müzekkeresi eşliğinde bankaya giderek anında haciz yapabilirsiniz.
Borçlu açısından sonuç kısmına baktığınızda herhangi bir fark yoktur. Sadece işlemlerde alacaklı için bir fark söz konusu olmaktadır. Mevduatın varlığında alacaklı borca yeter kısmını haczederek amacına ulaşır.
Borçlunun üçüncü kişilerdeki alacaklarının haczi için İİK'nda iki hüküm vardır. Bunlar, İİK'nun 89 ve 120. maddeleridir. Ancak, uygulamada genellikle 89. maddeye başvurulmaktadır.
Bazı bankaların yasal olmamakla birlikte haciz müzekkerelerine pek cevap vermediği günlük hayatta en çok şikâyet konusu olan bir durumdur. Madde 89’a göre gönderilen ihbarnamelerde yaptırım gücü daha fazla olduğundan mecburen buna cevap vermektedirler. Aslında adli makamlardan gönderilen her türlü cevap bekleyen yazıya cevap vermek yasal bir zorunluluktur.
Uygulamada madde 89a göre gönderilen ihbarnamelerde her ne kadar doğmuş –doğacak ibaresi de yazılı olsa da bankalar buna aldırış etmeyerek tebliği aldıkları gün hesapta bir şeyler varsa ona haciz şerhi koymakta doğacak ibaresini ise ret etmektedirler.
Aslında mevduat hesaplarına haciz koymanın en doğru olanı işlem prosedürü uzun olsa da madde 89a göre yapılanıdır.
Sonuçta; Borçlunun bankadaki parasının; bankaya “haciz ihbarnamesi” (İİK. 89), “haciz yazısı” (İİK. 85) gönderilerek veya “paranın fiilen haczi için icra müdür ile birlikte banka şubesine gidilerek” de haciz edilebileceği işlem yönü dışında sonuç olarak işlevde pek farkı yoktur. Bunlar arasındaki tek fark, yani haciz müzekkeresinde 89. maddedeki yaptırımı uygulayamazsınız
Yargıtay kararları
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/17928
K. 2004/22583
T. 22.10.2004
- HACİZ İHBARNAMESİ ( 3. Şahsa Borçlunun Nezdinde Doğmuş ve Doğacak Hak ve Alacakları İçin Çıkarılan - Fiili Durumla Sınırlı Olacağından Muhtemel Alacaklar Açısından Sonuç Doğurmayacağı )
- HACİZ ( 3. Şahsa Borçlunun Nezdinde Doğmuş ve Doğacak Hak ve Alacakları İçin Çıkarılan İhbarname - Kural Olarak İleride Doğacak Muhtemel Bir Hakkın Haczinin Mümkün Olmadığı )
- 3. ŞAHSIN SORUMLULUĞU ( Borçlunun Nezdinde Doğmuş ve Doğacak Hak ve Alacakları İçin Çıkarılan Haciz İhbarnamesi - Fiili Durumla Sınırlı Olacağından Muhtemel Alacaklar Açısından Sonuç Doğurmayacağı )
- BORÇLUNUN MUHTEMEL ALACAKLARININ HACZİ ( 3. Şahıs Nezdinde - Kural Olarak İleride Doğacak Muhtemel Bir Hakkın Haczinin Mümkün Olmadığı )
ÖZET : Kural olarak ileride doğacak muhtemel bir hakkın haczi mümkün değildir. 3. şahsa, borçlunun nezdinde doğmuş ve doğacak hak ve alacaklarının haczini şeklinde haciz ihbarnamesinin çıkarılması halinde 3. şahsın sorumluluğu haciz müzekkeresinin kendisine ulaştığı tarihteki mevcut durumla ( fiili durumla )sınırlı olacağından ileride doğacak, doğması muhtemel bu hakkın bu aşamada 3. şahısca net olarak bilinmesi mümkün olmadığından bu şekilde çıkarılan haciz ihbarnamesi muhtemel alacaklar açısından sonuç doğurmaz.
DAVA : Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Kural olarak ileride doğacak muhtemel bir hakkın haczi mümkün değildir. Bu nedenle İİK'nun 89. maddesi gereğince 3. şahsa, borçlunun nezdinde doğmuş ve doğacak hak ve alacaklarının haczini şeklinde haciz ihbarnamesinin çıkarılması halinde 3. şahsın sorumluluğu haciz müzekkeresinin kendisine ulaştığı tarihteki mevcut durumla ( fiili durumla )sınırlı olacağından ileride doğacak, doğması muhtemel bu hakkın bu aşamada 3. şahısca net olarak bilinmesi mümkün olmadığından bu şekilde çıkarılan haciz ihbarnamesi yukarıda açıklanan nedenle muhtemel alacaklar açısından sonuç doğurmaz. İcra mahkemesine başvuran borçlunun şikayetinin bu kurallar ışığında değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken istemin reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 22.10.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
********
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1999/12-1003
K. 1999/1017
T. 1.12.1999
ÖZET : Bankadaki mevduatın haczi menkul haczi gibi yapılır. Ancak, bankadaki mevduat hakkında haciz tutanağı düzenlenmesi için mahalline, yani bankaya gidilmesine gerek yoktur. Haciz tutanağı İcra Dairesi`nde düzenlenir ve haczi yapan memur, alacaklı ve borçlu tarafından imza edilir. Bu işlemlerin tamamlanması ile borçlunun bankadaki mevduatı haczedilmiş olur. Haczin tekemmülü için bankaya İİK`nun 89. maddesi gereğince haciz ihbarnamesinin de ayrıca tebliğ edilmiş olması şart değildir.
DAVA: Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. İcra Tetkik Mercii Hakimliği`nce şikayetin kabulüne dair verilen 8.2.1999 tarih ve 1999/76, 25 sayılı kararın incelenmesi karşı taraf alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi`nin 7.04.1999 tarih ve 1999/3833-4357 sayılı ilamı ile; ( ... Borçlunun üçüncü kişilerdeki ( bankadaki ) alacağı-mevduatı İİK`nun 106/2. maddesi gereğince menkul hükmündedir. Bu nedenle, bankadaki mevduatın haczi menkul haczi gibi yapılır. Ancak, bankadaki mevduat hakkında haciz tutanağı düzenlenmesi için mahalline, yani bankaya gidilmesine gerek yoktur. Haciz tutanağı İcra Dairesi`nde düzenlenir ve haczi yapan memur, alacaklı ve borçlu tarafından imza edilir. Bu işlemlerin tamamlanması ile borçlunun bankadaki mevduatı haczedilmiş olur. Haczin tekemmülü için bankaya İİK`nun 89. maddesi gereğince haciz ihbarnamesinin de ayrıca tebliğ edilmiş olması şart değildir. İİK`nun 88. maddesinin üst başlığında da açıkça belirtildiği gibi, bankaya haciz ihbarnamesi gönderilmesi, bankadaki mevduatın borçluya ödenmesini önleyen bir muhafaza tedbiridir. Borçlunun bankada mevduatı varsa, bankaya gönderilen haciz yazısı birinci haciz ihbarnamesindeki şartları ihtiva etmese bile geçerli ve yeterli olup, borçlunun mevduatı haczedilmiş sayılır. Haciz tebliğ yazısını alan banka, artık borçluya ödeme yapamaz. Sadece İcra Dairesi`ne ödemede bulunabilir. Borçlunun, bankada mevduatı yok ya da borca yeterli değil ise, işte o zaman haciz yazısı ile 89/1 haciz ihbarnamesi arasındaki özellik ortaya çıkar.
Bir başka deyişle bankada mevduatın bulunmaması halinde İİK`nun 89. maddesindeki koşulları taşımayan haciz yazısı ile anılan maddedeki sonuçlar doğmaz ve borç bankanın zimmetinde sayılamaz. Somut olayda bankaya gönderilen haciz yazısının iptali şikayet edildiğine göre, mercice yukarıdaki ilkeler gözönüne alınarak, şikayetin reddi gerekirken, kabulü isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Karşı taraf alacaklı vekili.
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Karşı taraf alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK`nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 1.12.1999 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
*********
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1999/12-1003
K. 1999/1017
T. 1.12.1999
- BORCUN BANKA ZİMMETİNDE SAYILMASI ŞARTLARI
- BANKA MEVDUAT HESABI ( Haciz Edilmesi Usulü )
- HACİZ İHBARNAMESİ ( Bankaya Mevduat İçin )
- BANKADAKİ MEVDUATIN HACZİ ( Haciz İhbarnamesinin Gerekli Şartları İhtiva Etmemesi )
- HACİZ İHBARNAMESİNİN GEREKLİ ŞARTLARI İHTİVA ETMEMESİ ( Borçlunun Bankadaki Mevduatının Haczi )
- BANKAYA GÖNDERİLEN HACİZ YAZISI ( Borçlunun Bankada Mevduatı Bulunmuyorsa Borç Bankanın Yedinde Sayılamaz )
- BORÇLUNUN BANKADAKİ MEVDUATI VE ALACAĞI ( Menkul Hükmünde Olması )
- HACİZ ( Borçlunun Bankadaki Mevduatını )
- HACZİN TEKEMMÜLÜ ( Bankaya Haciz İhbarnamesinin Tebliğ Edilmesinin Gerekmemesi )
- BANKA MEVDUATININ HACZİNDE ŞEKİL
- ŞİKAYET ( Borçlunun Bankadaki Mevduat ve Alacağını Haciz )
- ÜÇÜNCÜ KİŞİDEKİ MAL VE ALACAKLARIN HACZİ ( Bankadaki Mevduatın Haczi )
ÖZET : Bankadaki mevduatın haczi menkul haczi gibi yapılır. Ancak, bankadaki mevduat hakkında haciz tutanağı düzenlenmesi için mahalline, yani bankaya gidilmesine gerek yoktur. Haciz tutanağı İcra Dairesi`nde düzenlenir ve haczi yapan memur, alacaklı ve borçlu tarafından imza edilir. Bu işlemlerin tamamlanması ile borçlunun bankadaki mevduatı haczedilmiş olur. Haczin tekemmülü için bankaya İİK`nun 89. maddesi gereğince haciz ihbarnamesinin de ayrıca tebliğ edilmiş olması şart değildir.
DAVA: Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. İcra Tetkik Mercii Hakimliği`nce şikayetin kabulüne dair verilen 8.2.1999 tarih ve 1999/76, 25 sayılı kararın incelenmesi karşı taraf alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi`nin 7.04.1999 tarih ve 1999/3833-4357 sayılı ilamı ile; ( ... Borçlunun üçüncü kişilerdeki ( bankadaki ) alacağı-mevduatı İİK`nun 106/2. maddesi gereğince menkul hükmündedir. Bu nedenle, bankadaki mevduatın haczi menkul haczi gibi yapılır. Ancak, bankadaki mevduat hakkında haciz tutanağı düzenlenmesi için mahalline, yani bankaya gidilmesine gerek yoktur. Haciz tutanağı İcra Dairesi`nde düzenlenir ve haczi yapan memur, alacaklı ve borçlu tarafından imza edilir. Bu işlemlerin tamamlanması ile borçlunun bankadaki mevduatı haczedilmiş olur. Haczin tekemmülü için bankaya İİK`nun 89. maddesi gereğince haciz ihbarnamesinin de ayrıca tebliğ edilmiş olması şart değildir. İİK`nun 88. maddesinin üst başlığında da açıkça belirtildiği gibi, bankaya haciz ihbarnamesi gönderilmesi, bankadaki mevduatın borçluya ödenmesini önleyen bir muhafaza tedbiridir. Borçlunun bankada mevduatı varsa, bankaya gönderilen haciz yazısı birinci haciz ihbarnamesindeki şartları ihtiva etmese bile geçerli ve yeterli olup, borçlunun mevduatı haczedilmiş sayılır. Haciz tebliğ yazısını alan banka, artık borçluya ödeme yapamaz. Sadece İcra Dairesi`ne ödemede bulunabilir. Borçlunun, bankada mevduatı yok ya da borca yeterli değil ise, işte o zaman haciz yazısı ile 89/1 haciz ihbarnamesi arasındaki özellik ortaya çıkar.
Bir başka deyişle bankada mevduatın bulunmaması halinde İİK`nun 89. maddesindeki koşulları taşımayan haciz yazısı ile anılan maddedeki sonuçlar doğmaz ve borç bankanın zimmetinde sayılamaz. Somut olayda bankaya gönderilen haciz yazısının iptali şikayet edildiğine göre, mercice yukarıdaki ilkeler gözönüne alınarak, şikayetin reddi gerekirken, kabulü isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Karşı taraf alacaklı vekili.
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Karşı taraf alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK`nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 1.12.1999 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
*********
T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 2007/5868
Karar: 2007/8335
Karar Tarihi: 27.04.2007
ÖZET: Alacaklı haciz isteme hakkına ilişkin olarak Ziraat Bankası şubesindeki borçlunun var olduğu iddia edilen hesabına doğrudan doğruya haciz müzekkeresi gönderilmesi istenmesinde Yasaya uymayan bir yön yoktur. Mahkemece işin mahiyeti dikkate alınarak usulüne uygun olarak duruşma açılıp deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekir.
(2004 S. K. m. 78, 89)
DAVA: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: Borçlu hakkında takibin kesinleşmesinden sonra alacaklının İİK. 78 ve müteakip maddeleri uyarınca borçlunun hak, alacak ve malları üzerine doğrudan doğruya haciz konulmasını isteme hakkı vardır. Öte yandan İİK. 89. maddesi gereğince borçlunun 3. şahıs nezdinde ki hak ve alacağının haczi için de anılan madde koşullarında 3. şahsa İİK. 89/1-2-3 haciz ihbarı tebliği suretiyle de 3. şahıs nezdinde ki borçluya ait hak ve alacakların haczi de mümkündür. Sözü edilen haciz işlemleri İİK.'da farklı düzenlemeye bağlanmış olup, sebep ve sonuçları değişiklik arz etmektedir.
Somut olayda alacaklı yukarıda belirtilen haciz isteme hakkına ilişkin olarak İİK. 78. maddesi gereğince Ziraat Bankası'nın Andırın şubesindeki borçlunun var olduğu iddia edilen hesabına doğrudan doğruya haciz müzekkeresi gönderilmesi istenmesinde Yasaya uymayan bir yön yoktur. Mahkemece işin mahiyeti dikkate alınarak usulüne uygun olarak duruşma açılıp deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken bankadaki hesabın resmi sicile kayıtlı mal olmadığından bahisle şikayetin kabulü ile dosya üzerinden haczin kaldırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK. nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 27.04.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.
**********
T.C.
YARGITAY
ONBİRİNCİ HUKUK DAİRESİ
ESAS KARAR
2003/4514 2003/10390
YARGITAY KARARI
MAHKEMESİ :Çeltik Asliye Hukuk Mahkemesi
GÜNÜ :01.10.2002
SAYISI :2002/69-150
Taraflar arasında görülen davada Çeltik Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 01.10.2002 tarih ve 2002/69-150 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 18.11.2003 günde davacı avukatı ile davalı avukatı gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Doğrudan Gelir Desteği adı altında Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından müvekkilinin alacaklısı olduğu şahısların davalı bankada açılan hesaplarına intikal ettirilen paraların icra müdürlüğünün haciz emirlerine rağmen haczedilmediğini, davalı banka ilgililerinin keyfi davranışları sonucu müvekkilinin zarar gördüğünü ileri sürerek, şimdilik 7.708.000.000 TL.nin 20.01.2002 tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının alacaklı olduğu kişilerden ve çiftçilerin yatırmış olduğu pancar alacaklarından alacağını alma imkanı olup, müvekkili aleyhine dava açılamayacağını, İİK.nuna göre müvekkiline haciz ibranamesi gönderilmediğini, davacının, gönderilen haciz müzekkeresi ile doğrudan doğruya haciz uygulanmasını talep ettiğini, haciz ihbarnamesi tebliğ edilmeden 3.kişiye karşı haciz işleminin uygulanamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, İİK.nun 89. maddesine göre 1.haciz ihbarnamesi gönderilen 3 ncü kişi 7 gün içinde itiraz etmezse istenen borcun 3. kişinin zimmetinde sayılacağı, 3 ncü kişinin kendisine gönderilen 2.haciz ihbarnamesi üzerine 7 gün içinde menfi tespit davası açmaması halinde borcun zimmetinde sayılan borcun 3ncü kişiden zorla alınması için icra dairesine başvurması gerektiği, alacaklının 3 ncü kişiye karşı mahkemede dava açamayacağı, alacaklının böyle bir dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkilinin alacaklı olduğu kişilerin davalı banka nezdindeki mevduatına konulan haczin gereğinin davalı banka tarafından yapılmadığını iddia etmektedir. Davacı bankanın, alacaklı olduğu şahıslar aleyhinde icra takibi başlattığı, icra takibinin kesinleşmesinden sonra, takip borçlularının davalı banka nezdindeki alacaklarına, davacı alacaklının talebi üzerine icra dairesinde haciz konulduğu, durumun bir müzekkere ile davalı bankaya bildirildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Borçlunun bankada mevduatı var ise, bankaya gönderilen haciz yazısı İİK.nun 89.maddesinde yazılı birinci haciz ihbarnamesindeki şartları ihtiva etmese bile geçerli ve yeterli olup, borçlunun mevduatı haczedilmiş sayılır. Haciz yazısını alan banka, artık borçluya ödeme yapamaz. Sadece icra dairesine ödemede bulunabilir. Haciz müzekkeresini alan bankanın, takip borçlusuna ait mevduatı icra dairesi yerine, mevduat sahibine ya da başka birisine ödemesi hali, takip alacaklısına karşı sorumluluğunu gerektirmektedir. Doktrinde de aynı görüş benimsenmiş bulunmaktadır (Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru, Bankalardaki Mevduatın ve Diğer Alacakların Haczi, Türkiye Bankalar Birliği yayını, Mayıs-2002 Bası, s.24-25). O halde, mahkemece, banka nezdindeki takip borçlularına ait haczedilen mevduatı icra dairesi yerine, takip borçlusu ya da 3 ncü kişiye ödeyen davalı bankanın davacıya karşı sorumlu olacağı düşünülerek, işin esasına girilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddedilmesi doğru görülmemiş, hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, 275.000.000.-TL duruşma vekillik ücretinin Avukatlık Ücret Tarifesi'nin 21 nci maddesi gereğince KDV'si ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 02.12.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
********
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1999/12-1003
K. 1999/1017
T. 1.12.1999
2004/m.106,16,58,68,88,89
DAVA: Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. İcra Tetkik Mercii Hakimliği`nce şikayetin kabulüne dair verilen 8.2.1999 tarih ve 1999/76, 25 sayılı kararın incelenmesi karşı taraf alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi`nin 7.04.1999 tarih ve 1999/3833-4357 sayılı ilamı ile; ( ... Borçlunun üçüncü kişilerdeki ( bankadaki ) alacağı-mevduatı İİK`nun 106/2. maddesi gereğince menkul hükmündedir. Bu nedenle, bankadaki mevduatın haczi menkul haczi gibi yapılır. Ancak, bankadaki mevduat hakkında haciz tutanağı düzenlenmesi için mahalline, yani bankaya gidilmesine gerek yoktur. Haciz tutanağı İcra Dairesi`nde düzenlenir ve haczi yapan memur, alacaklı ve borçlu tarafından imza edilir. Bu işlemlerin tamamlanması ile borçlunun bankadaki mevduatı haczedilmiş olur. Haczin tekemmülü için bankaya İİK`nun 89. maddesi gereğince haciz ihbarnamesinin de ayrıca tebliğ edilmiş olması şart değildir. İİK`nun 88. maddesinin üst başlığında da açıkça belirtildiği gibi, bankaya haciz ihbarnamesi gönderilmesi, bankadaki mevduatın borçluya ödenmesini önleyen bir muhafaza tedbiridir. Borçlunun bankada mevduatı varsa, bankaya gönderilen haciz yazısı birinci haciz ihbarnamesindeki şartları ihtiva etmese bile geçerli ve yeterli olup, borçlunun mevduatı haczedilmiş sayılır. Haciz tebliğ yazısını alan banka, artık borçluya ödeme yapamaz. Sadece İcra Dairesi`ne ödemede bulunabilir. Borçlunun, bankada mevduatı yok ya da borca yeterli değil ise, işte o zaman haciz yazısı ile 89/1 haciz ihbarnamesi arasındaki özellik ortaya çıkar.
Bir başka deyişle bankada mevduatın bulunmaması halinde İİK`nun 89. maddesindeki koşulları taşımayan haciz yazısı ile anılan maddedeki sonuçlar doğmaz ve borç bankanın zimmetinde sayılamaz. Somut olayda bankaya gönderilen haciz yazısının iptali şikayet edildiğine göre, mercice yukarıdaki ilkeler gözönüne alınarak, şikayetin reddi gerekirken, kabulü isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Karşı taraf alacaklı vekili.
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Karşı taraf alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK`nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 1.12.1999 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
********
ÖZET: Alacaklı haciz isteme hakkına ilişkin olarak Ziraat Bankası şubesindeki borçlunun var olduğu iddia edilen hesabına doğrudan doğruya haciz müzekkeresi gönderilmesi istenmesinde Yasaya uymayan bir yön yoktur. Mahkemece işin mahiyeti dikkate alınarak usulüne uygun olarak duruşma açılıp deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekir.
(2004 S. K. m. 78, 89)
DAVA: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: Borçlu hakkında takibin kesinleşmesinden sonra alacaklının İİK. 78 ve müteakip maddeleri uyarınca borçlunun hak, alacak ve malları üzerine doğrudan doğruya haciz konulmasını isteme hakkı vardır. Öte yandan İİK. 89. maddesi gereğince borçlunun 3. şahıs nezdinde ki hak ve alacağının haczi için de anılan madde koşullarında 3. şahsa İİK. 89/1-2-3 haciz ihbarı tebliği suretiyle de 3. şahıs nezdinde ki borçluya ait hak ve alacakların haczi de mümkündür. Sözü edilen haciz işlemleri İİK.'da farklı düzenlemeye bağlanmış olup, sebep ve sonuçları değişiklik arz etmektedir.
Somut olayda alacaklı yukarıda belirtilen haciz isteme hakkına ilişkin olarak İİK. 78. maddesi gereğince Ziraat Bankası'nın Andırın şubesindeki borçlunun var olduğu iddia edilen hesabına doğrudan doğruya haciz müzekkeresi gönderilmesi istenmesinde Yasaya uymayan bir yön yoktur. Mahkemece işin mahiyeti dikkate alınarak usulüne uygun olarak duruşma açılıp deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken bankadaki hesabın resmi sicile kayıtlı mal olmadığından bahisle şikayetin kabulü ile dosya üzerinden haczin kaldırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK. nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 27.04.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.
**********
T.C.
YARGITAY
ONBİRİNCİ HUKUK DAİRESİ
ESAS KARAR
2003/4514 2003/10390
YARGITAY KARARI
MAHKEMESİ :Çeltik Asliye Hukuk Mahkemesi
GÜNÜ :01.10.2002
SAYISI :2002/69-150
Taraflar arasında görülen davada Çeltik Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 01.10.2002 tarih ve 2002/69-150 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 18.11.2003 günde davacı avukatı ile davalı avukatı gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Doğrudan Gelir Desteği adı altında Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından müvekkilinin alacaklısı olduğu şahısların davalı bankada açılan hesaplarına intikal ettirilen paraların icra müdürlüğünün haciz emirlerine rağmen haczedilmediğini, davalı banka ilgililerinin keyfi davranışları sonucu müvekkilinin zarar gördüğünü ileri sürerek, şimdilik 7.708.000.000 TL.nin 20.01.2002 tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının alacaklı olduğu kişilerden ve çiftçilerin yatırmış olduğu pancar alacaklarından alacağını alma imkanı olup, müvekkili aleyhine dava açılamayacağını, İİK.nuna göre müvekkiline haciz ibranamesi gönderilmediğini, davacının, gönderilen haciz müzekkeresi ile doğrudan doğruya haciz uygulanmasını talep ettiğini, haciz ihbarnamesi tebliğ edilmeden 3.kişiye karşı haciz işleminin uygulanamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, İİK.nun 89. maddesine göre 1.haciz ihbarnamesi gönderilen 3 ncü kişi 7 gün içinde itiraz etmezse istenen borcun 3. kişinin zimmetinde sayılacağı, 3 ncü kişinin kendisine gönderilen 2.haciz ihbarnamesi üzerine 7 gün içinde menfi tespit davası açmaması halinde borcun zimmetinde sayılan borcun 3ncü kişiden zorla alınması için icra dairesine başvurması gerektiği, alacaklının 3 ncü kişiye karşı mahkemede dava açamayacağı, alacaklının böyle bir dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkilinin alacaklı olduğu kişilerin davalı banka nezdindeki mevduatına konulan haczin gereğinin davalı banka tarafından yapılmadığını iddia etmektedir. Davacı bankanın, alacaklı olduğu şahıslar aleyhinde icra takibi başlattığı, icra takibinin kesinleşmesinden sonra, takip borçlularının davalı banka nezdindeki alacaklarına, davacı alacaklının talebi üzerine icra dairesinde haciz konulduğu, durumun bir müzekkere ile davalı bankaya bildirildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Borçlunun bankada mevduatı var ise, bankaya gönderilen haciz yazısı İİK.nun 89.maddesinde yazılı birinci haciz ihbarnamesindeki şartları ihtiva etmese bile geçerli ve yeterli olup, borçlunun mevduatı haczedilmiş sayılır. Haciz yazısını alan banka, artık borçluya ödeme yapamaz. Sadece icra dairesine ödemede bulunabilir. Haciz müzekkeresini alan bankanın, takip borçlusuna ait mevduatı icra dairesi yerine, mevduat sahibine ya da başka birisine ödemesi hali, takip alacaklısına karşı sorumluluğunu gerektirmektedir. Doktrinde de aynı görüş benimsenmiş bulunmaktadır (Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru, Bankalardaki Mevduatın ve Diğer Alacakların Haczi, Türkiye Bankalar Birliği yayını, Mayıs-2002 Bası, s.24-25). O halde, mahkemece, banka nezdindeki takip borçlularına ait haczedilen mevduatı icra dairesi yerine, takip borçlusu ya da 3 ncü kişiye ödeyen davalı bankanın davacıya karşı sorumlu olacağı düşünülerek, işin esasına girilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddedilmesi doğru görülmemiş, hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, 275.000.000.-TL duruşma vekillik ücretinin Avukatlık Ücret Tarifesi'nin 21 nci maddesi gereğince KDV'si ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 02.12.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
********
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1999/12-1003
K. 1999/1017
T. 1.12.1999
2004/m.106,16,58,68,88,89
DAVA: Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. İcra Tetkik Mercii Hakimliği`nce şikayetin kabulüne dair verilen 8.2.1999 tarih ve 1999/76, 25 sayılı kararın incelenmesi karşı taraf alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi`nin 7.04.1999 tarih ve 1999/3833-4357 sayılı ilamı ile; ( ... Borçlunun üçüncü kişilerdeki ( bankadaki ) alacağı-mevduatı İİK`nun 106/2. maddesi gereğince menkul hükmündedir. Bu nedenle, bankadaki mevduatın haczi menkul haczi gibi yapılır. Ancak, bankadaki mevduat hakkında haciz tutanağı düzenlenmesi için mahalline, yani bankaya gidilmesine gerek yoktur. Haciz tutanağı İcra Dairesi`nde düzenlenir ve haczi yapan memur, alacaklı ve borçlu tarafından imza edilir. Bu işlemlerin tamamlanması ile borçlunun bankadaki mevduatı haczedilmiş olur. Haczin tekemmülü için bankaya İİK`nun 89. maddesi gereğince haciz ihbarnamesinin de ayrıca tebliğ edilmiş olması şart değildir. İİK`nun 88. maddesinin üst başlığında da açıkça belirtildiği gibi, bankaya haciz ihbarnamesi gönderilmesi, bankadaki mevduatın borçluya ödenmesini önleyen bir muhafaza tedbiridir. Borçlunun bankada mevduatı varsa, bankaya gönderilen haciz yazısı birinci haciz ihbarnamesindeki şartları ihtiva etmese bile geçerli ve yeterli olup, borçlunun mevduatı haczedilmiş sayılır. Haciz tebliğ yazısını alan banka, artık borçluya ödeme yapamaz. Sadece İcra Dairesi`ne ödemede bulunabilir. Borçlunun, bankada mevduatı yok ya da borca yeterli değil ise, işte o zaman haciz yazısı ile 89/1 haciz ihbarnamesi arasındaki özellik ortaya çıkar.
Bir başka deyişle bankada mevduatın bulunmaması halinde İİK`nun 89. maddesindeki koşulları taşımayan haciz yazısı ile anılan maddedeki sonuçlar doğmaz ve borç bankanın zimmetinde sayılamaz. Somut olayda bankaya gönderilen haciz yazısının iptali şikayet edildiğine göre, mercice yukarıdaki ilkeler gözönüne alınarak, şikayetin reddi gerekirken, kabulü isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Karşı taraf alacaklı vekili.
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Karşı taraf alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK`nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 1.12.1999 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
********
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1990/12-620
K. 1991/21
T. 30.1.1991
2004/m.89
DAVA : Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İSTANBUL 1. İcra Tetkik Mercii'ne davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 28.9.1989 gün ve 1180-1099 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 16.11.1989 gün ve 10855- 13954 sayılı ilamı:
Borçlunun bankadaki mevduat hesabına haciz konulması için müzekkere yazılmasının uygun olduğu bu işlemden dolayı müşteki bankanın zararı söz konusu olmayıp şikayette menfaati bulunmadığı, 89 ihbarı yapılmamasının bankaya şikayet hakkı vermeyeceği kaldı ki, borçlunun bankadan olan alacağının haczi söz konusu olmayıp kendisine ait mevduatın haczinin söz konusu olduğu düşünülmeden bu kısımda şikayetin kabul olunması isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarını, dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA 30.1.1991 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1990/12-620
K. 1991/21
T. 30.1.1991
2004/m.89
DAVA : Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İSTANBUL 1. İcra Tetkik Mercii'ne davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 28.9.1989 gün ve 1180-1099 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 16.11.1989 gün ve 10855- 13954 sayılı ilamı:
Borçlunun bankadaki mevduat hesabına haciz konulması için müzekkere yazılmasının uygun olduğu bu işlemden dolayı müşteki bankanın zararı söz konusu olmayıp şikayette menfaati bulunmadığı, 89 ihbarı yapılmamasının bankaya şikayet hakkı vermeyeceği kaldı ki, borçlunun bankadan olan alacağının haczi söz konusu olmayıp kendisine ait mevduatın haczinin söz konusu olduğu düşünülmeden bu kısımda şikayetin kabul olunması isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarını, dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA 30.1.1991 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
********
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/6537
K. 2004/10591
T. 29.4.2004
2004/m.88,89,106
DAVA: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı vekilince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü
KARAR: Mevduat yatırma, ağırlıklı olarak esas itibariyle belli oranda faiz elde etme amacına yöneldiği için karz akdine daha çok yaklaşan, ancak güvenilir bir kurumda parayı muhafaza etme fikri ile vedia akdini hatırlatan kendine özgü bir akit tipidir. Mevduata uygulanacak hükümler, ancak kıyas yolu ile ve niteliğine uygun düştüğü ölçüde karz akdi hükümleri ve istisnai hallerde vedia akdi hükümleri olacaktır ( Prof. Seza Reisoğlu, Bankalar Kanunu Şerhi, Sahife 261 - H.G.K. 15.6.1994 tarih 11-178/398 sayılı kararı ).
Borçlunun 3. kişi Bankadaki alacağı-mevduatı İİK.nun 106/2. maddesi gereğince menkul hükmündedir. Bu nedenle bankadaki mevduatın haczi menkul haczi gibi icra müdürlüğünce Bankaya yazılacak yazı ile de haczedilebilir ( H.G.K. 1.12.1999 tarih 1999/12-1003/1017 sayılı kararı ). İİK.nun 88. maddesinin üst başlığında da açıkça belirtildiği gibi bankaya haciz ihbarnamesi gönderilmesi bankadaki mevduatın borçluya ödenmesini önleyen muhafaza tedbiridir. Bu nedenle mevduatın haczi için haciz yazısı dışında bankaya ayrıca İİK.nun 89. maddesi gereğince haciz ihbarnamesi tebliği şart değilse de mevduatın 3. kişi nezdinde alacak niteliğini de arz etmesi sebebi ile sözü edilen madde doğrultusunda haciz ihbarnamesi gönderilmesi sureti ile haczedilmesine de yasal bir engel bulunmamaktadır. Bu işlem yapıldığı taktirde İİK.nun 89 ve bunu izleyen maddelerindeki hukuki sonuçlar doğar. İİK.nun 89. maddesindeki koşulları taşımayan haciz yazısı gönderilmesi halinde ise anılan maddedeki sonuçlar doğmaz ve borç bankanın zimmetinde sayılmaz.
Alacaklı İcra Müdürlüğünden borçlunun mevduatı olduğunu tespit ettiği bankaya doğrudan haciz müzekkeresi yazdırabileceği gibi, somut olayda gözlendiği gibi 6.2.2003 tarihli alacaklı vekili talebiyle Ş. Bankası Gazipaşa Şb.'nde bloke edilen borçluya ait paranın fiilen haczi için icra müdürüyle birlikte anılan şubeye gidip fiili haciz yaptırmasında Yasaya aykırı bir yön yoktur.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan kurallara aykırı olarak mutlak surette 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilmesi gerekeceğinden bahisle memur işleminin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mercii kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.nun 428.maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 29.04.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
*********
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/6537
K. 2004/10591
T. 29.4.2004
2004/m.88,89,106
DAVA: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı vekilince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü
KARAR: Mevduat yatırma, ağırlıklı olarak esas itibariyle belli oranda faiz elde etme amacına yöneldiği için karz akdine daha çok yaklaşan, ancak güvenilir bir kurumda parayı muhafaza etme fikri ile vedia akdini hatırlatan kendine özgü bir akit tipidir. Mevduata uygulanacak hükümler, ancak kıyas yolu ile ve niteliğine uygun düştüğü ölçüde karz akdi hükümleri ve istisnai hallerde vedia akdi hükümleri olacaktır ( Prof. Seza Reisoğlu, Bankalar Kanunu Şerhi, Sahife 261 - H.G.K. 15.6.1994 tarih 11-178/398 sayılı kararı ).
Borçlunun 3. kişi Bankadaki alacağı-mevduatı İİK.nun 106/2. maddesi gereğince menkul hükmündedir. Bu nedenle bankadaki mevduatın haczi menkul haczi gibi icra müdürlüğünce Bankaya yazılacak yazı ile de haczedilebilir ( H.G.K. 1.12.1999 tarih 1999/12-1003/1017 sayılı kararı ). İİK.nun 88. maddesinin üst başlığında da açıkça belirtildiği gibi bankaya haciz ihbarnamesi gönderilmesi bankadaki mevduatın borçluya ödenmesini önleyen muhafaza tedbiridir. Bu nedenle mevduatın haczi için haciz yazısı dışında bankaya ayrıca İİK.nun 89. maddesi gereğince haciz ihbarnamesi tebliği şart değilse de mevduatın 3. kişi nezdinde alacak niteliğini de arz etmesi sebebi ile sözü edilen madde doğrultusunda haciz ihbarnamesi gönderilmesi sureti ile haczedilmesine de yasal bir engel bulunmamaktadır. Bu işlem yapıldığı taktirde İİK.nun 89 ve bunu izleyen maddelerindeki hukuki sonuçlar doğar. İİK.nun 89. maddesindeki koşulları taşımayan haciz yazısı gönderilmesi halinde ise anılan maddedeki sonuçlar doğmaz ve borç bankanın zimmetinde sayılmaz.
Alacaklı İcra Müdürlüğünden borçlunun mevduatı olduğunu tespit ettiği bankaya doğrudan haciz müzekkeresi yazdırabileceği gibi, somut olayda gözlendiği gibi 6.2.2003 tarihli alacaklı vekili talebiyle Ş. Bankası Gazipaşa Şb.'nde bloke edilen borçluya ait paranın fiilen haczi için icra müdürüyle birlikte anılan şubeye gidip fiili haciz yaptırmasında Yasaya aykırı bir yön yoktur.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan kurallara aykırı olarak mutlak surette 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilmesi gerekeceğinden bahisle memur işleminin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mercii kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.nun 428.maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 29.04.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
*********
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/4568
K. 2002/6335
T. 28.3.2002
2004/m.89
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Şikayetçi vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Bankalardaki mevduatın haczinin mutlaka İİK.nun 89. maddesindeki prosedüre göre haczi gerekmez. Böyle bir ihbar 3.kişi yönünden doğuracağı sonuçlar bakımından önemlidir. Bunun dışında, bankadaki mevduatın haczi için doğrudan müzekkere yazılarak, hesaptaki paranın haczine engel hüküm yoktur.
Müzekkere ile mevduata haciz konulabilir. Ancak, bankaya gidip icra memurunun bizzat fiili haciz uygulaması olanağı yoktur. Bu nedenle asıl icra Dairesinin fiili haciz yapılması yönündeki talimat usulsüz olduğundan Mercice şikayetin anılan husus bakımından kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Şikayetçi 3.şahıs vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 28.3.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
************
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/1313
K. 2001/2890
T. 16.2.2001
2004/m.88,89,106/2
DAVA : Mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 22.1.2001 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR : Mevduat yatırma, ağırlıklı olarak esas itibariyle belli oranda faiz elde etme amacına yöneldiği için karz akdine daha çok yaklaşan, ancak güvenilir bir kurumda parayı muhafaza etme fikri ile vedia akdini hatırlatan kendine. özgü bir akit tipidir. Mevduata uygulanacak hükümler, ancak kıyas yolu ile ve niteliğine uygun düştüğü ölçüde kar akdi hükümleri ve istisnai hallerde vedia akdi hükümleri olacaktır ( Prf. Seza Reisoğlu, Bankalar Kanunu Şerhi, Sahife 261 - HGK. 15.6.1994 tarih 11-178/398 sayılı kararı ).
Borçlunun 3. kişi bankadaki alacağı-mevduatı İİK.nun 106/2. maddesi gereğince menkul hükmündedir. Bu nedenle bankadaki mevduatın haczi menkul haczi gibi icra müdürlüğünce bankaya yazılacak yazı ile de haczedilebilir ( HGK. 1.12.1999 tarih 1999/12-1003/1017 sayılı kararı ). İİK.nun 88. maddesinin üst başlığında da açıkça belirtildiği gibi bankaya haciz ihbarnamesi gönderilmesi bankadaki mevduatın borçluya ödenmesini önleyen muhafaza tedbiridir. Bu nedenle mevduatın haczi için haciz yazısı dışıda bankaya ayrıca İİK.nun 89. maddesi gereğince haciz ihbarnamesi tebliği şart değilse de mevduatın 3. kişi nezdinde alacak niteliğini de arz etmesi sebebi ile sözü edilen madde doğrultusunda haciz ihbarnamesi gönderilmesi sureti ile haczedilmesine de yasal bir engel bulunmamaktadır. Bu işlem yapıldığı taktirde İİK.nun 89 ve bunu izleyen maddelerindeki hukuki sonuçlar doğar. İİK.nun 89. maddesindeki koşulları taşımayan haciz yazısı gönderilmesi halinde ise anılan maddedeki sonuçlar doğmaz ve borç bankanın zimmetinde sayılmaz.
Merciice, şikayetin bu esaslar çerçevesinde değerlendirilmesi gerekirken mevduat için İİK.nun 89. maddesi gereği haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceğinden bahisle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mercii kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 16.2.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
***********
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2000/1178
K. 2000/2594
T. 17.2.2000
2004/m.89
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilen kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 24.1.2000 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR : Bankalardaki mevduatın haczinin mutlaka İİK'nun 89. maddesine göre haczi gerekmez. Böyle bir ihbar üçüncü kişi yönünden doğuracağı sonuçlar bakımından önemlidir. Bunun dışında bankadaki mevduatın haczi için doğrudan müzekkere yazılarak hesaptaki paranın haczine engel hüküm yoktur. Müzekkere ile mevduata haciz konulabilir. Ancak, bankaya gidip icra memurunun bizzat fiili haciz uygulaması olanağı yoktur.
Borçlunun bankadaki mevduatı 3. kişideki hak ve alacak niteliğinde olmadığından borçluya ait bu para üzerine Banka ilgililerince icra müdürünün talimatına uyularak haciz şerhi konulması gerekir. Şikayetçi bankanın, borçluya ait bu para üzerinde ileri sürdüğü haklar yönünden yasal yollara başvurma hakkı vardır. Mercice şikayetin reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mercii kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 17.2.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.
*********
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/3374
K. 2005/6638
T. 29.3.2005
2004/m.89
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki üçüncü şahıs Garanti Bankası vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : İİK.nun 89. maddesi gereğince kendisine birinci haciz ihbarnamesi gönderilen üçüncü şahıs banka, 16.6.2003 tarihinde ve yasal süresinde haciz ihbarnamesine itirazlarını icra dosyasına bildirmiştir. Anılan dilekçede borçlunun bankadaki hesabı incelenerek haciz konulan miktarın belirtildiği ve başkaca bir hak ve alacağının bulunmadığının açıklandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda borçluya ait hesaba sonradan para gönderildiğinden bahisle ve 89/1. haciz ihbarnamesi dayanak gösterilerek paranın bloke edilmesi talep edilemez. Zira üçüncü şahıs tarafından haciz ihbarnamesine itiraz edilmesi nedeni ile adı geçene 89. maddede yer alan diğer haciz ihbarnamelerinin gönderilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Alacaklı tarafından bankaya yeniden 89/1. haciz ihbarnamesi çıkarılmadan veya doğrudan mevduatın haczi için haciz yazısı yazılmadan önceden gönderilen ve itiraz edilen ihbarname dayanak gösterilerek paranın istemesine yasal olanak yoktur. ( HGK. 1.12.1999 tarih ve 1999/12-1003 E. 1999/1017 K. )
O halde 13.8.2003 tarihli icra müdürlüğü kararının 3 numaralı bendi yasaya uygun olup şikayetin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Üçüncü Şahıs Garanti Bankası vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 29.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/4568
K. 2002/6335
T. 28.3.2002
2004/m.89
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Şikayetçi vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Bankalardaki mevduatın haczinin mutlaka İİK.nun 89. maddesindeki prosedüre göre haczi gerekmez. Böyle bir ihbar 3.kişi yönünden doğuracağı sonuçlar bakımından önemlidir. Bunun dışında, bankadaki mevduatın haczi için doğrudan müzekkere yazılarak, hesaptaki paranın haczine engel hüküm yoktur.
Müzekkere ile mevduata haciz konulabilir. Ancak, bankaya gidip icra memurunun bizzat fiili haciz uygulaması olanağı yoktur. Bu nedenle asıl icra Dairesinin fiili haciz yapılması yönündeki talimat usulsüz olduğundan Mercice şikayetin anılan husus bakımından kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Şikayetçi 3.şahıs vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 28.3.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
************
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/1313
K. 2001/2890
T. 16.2.2001
2004/m.88,89,106/2
DAVA : Mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 22.1.2001 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR : Mevduat yatırma, ağırlıklı olarak esas itibariyle belli oranda faiz elde etme amacına yöneldiği için karz akdine daha çok yaklaşan, ancak güvenilir bir kurumda parayı muhafaza etme fikri ile vedia akdini hatırlatan kendine. özgü bir akit tipidir. Mevduata uygulanacak hükümler, ancak kıyas yolu ile ve niteliğine uygun düştüğü ölçüde kar akdi hükümleri ve istisnai hallerde vedia akdi hükümleri olacaktır ( Prf. Seza Reisoğlu, Bankalar Kanunu Şerhi, Sahife 261 - HGK. 15.6.1994 tarih 11-178/398 sayılı kararı ).
Borçlunun 3. kişi bankadaki alacağı-mevduatı İİK.nun 106/2. maddesi gereğince menkul hükmündedir. Bu nedenle bankadaki mevduatın haczi menkul haczi gibi icra müdürlüğünce bankaya yazılacak yazı ile de haczedilebilir ( HGK. 1.12.1999 tarih 1999/12-1003/1017 sayılı kararı ). İİK.nun 88. maddesinin üst başlığında da açıkça belirtildiği gibi bankaya haciz ihbarnamesi gönderilmesi bankadaki mevduatın borçluya ödenmesini önleyen muhafaza tedbiridir. Bu nedenle mevduatın haczi için haciz yazısı dışıda bankaya ayrıca İİK.nun 89. maddesi gereğince haciz ihbarnamesi tebliği şart değilse de mevduatın 3. kişi nezdinde alacak niteliğini de arz etmesi sebebi ile sözü edilen madde doğrultusunda haciz ihbarnamesi gönderilmesi sureti ile haczedilmesine de yasal bir engel bulunmamaktadır. Bu işlem yapıldığı taktirde İİK.nun 89 ve bunu izleyen maddelerindeki hukuki sonuçlar doğar. İİK.nun 89. maddesindeki koşulları taşımayan haciz yazısı gönderilmesi halinde ise anılan maddedeki sonuçlar doğmaz ve borç bankanın zimmetinde sayılmaz.
Merciice, şikayetin bu esaslar çerçevesinde değerlendirilmesi gerekirken mevduat için İİK.nun 89. maddesi gereği haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceğinden bahisle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mercii kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 16.2.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
***********
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2000/1178
K. 2000/2594
T. 17.2.2000
2004/m.89
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilen kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 24.1.2000 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR : Bankalardaki mevduatın haczinin mutlaka İİK'nun 89. maddesine göre haczi gerekmez. Böyle bir ihbar üçüncü kişi yönünden doğuracağı sonuçlar bakımından önemlidir. Bunun dışında bankadaki mevduatın haczi için doğrudan müzekkere yazılarak hesaptaki paranın haczine engel hüküm yoktur. Müzekkere ile mevduata haciz konulabilir. Ancak, bankaya gidip icra memurunun bizzat fiili haciz uygulaması olanağı yoktur.
Borçlunun bankadaki mevduatı 3. kişideki hak ve alacak niteliğinde olmadığından borçluya ait bu para üzerine Banka ilgililerince icra müdürünün talimatına uyularak haciz şerhi konulması gerekir. Şikayetçi bankanın, borçluya ait bu para üzerinde ileri sürdüğü haklar yönünden yasal yollara başvurma hakkı vardır. Mercice şikayetin reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mercii kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 17.2.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.
*********
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/3374
K. 2005/6638
T. 29.3.2005
2004/m.89
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki üçüncü şahıs Garanti Bankası vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : İİK.nun 89. maddesi gereğince kendisine birinci haciz ihbarnamesi gönderilen üçüncü şahıs banka, 16.6.2003 tarihinde ve yasal süresinde haciz ihbarnamesine itirazlarını icra dosyasına bildirmiştir. Anılan dilekçede borçlunun bankadaki hesabı incelenerek haciz konulan miktarın belirtildiği ve başkaca bir hak ve alacağının bulunmadığının açıklandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda borçluya ait hesaba sonradan para gönderildiğinden bahisle ve 89/1. haciz ihbarnamesi dayanak gösterilerek paranın bloke edilmesi talep edilemez. Zira üçüncü şahıs tarafından haciz ihbarnamesine itiraz edilmesi nedeni ile adı geçene 89. maddede yer alan diğer haciz ihbarnamelerinin gönderilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Alacaklı tarafından bankaya yeniden 89/1. haciz ihbarnamesi çıkarılmadan veya doğrudan mevduatın haczi için haciz yazısı yazılmadan önceden gönderilen ve itiraz edilen ihbarname dayanak gösterilerek paranın istemesine yasal olanak yoktur. ( HGK. 1.12.1999 tarih ve 1999/12-1003 E. 1999/1017 K. )
O halde 13.8.2003 tarihli icra müdürlüğü kararının 3 numaralı bendi yasaya uygun olup şikayetin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Üçüncü Şahıs Garanti Bankası vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 29.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sosyal Bağlantılar