Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

BizdenOku - Doğru Bilgi

Yassıadada Şato Yaptı, Düşmanlıkta Zirve Yaptı


Son 10 yıldır ülke yabancı uyruklu insanlara adeta peşkeş çekiliyor. İstanbul'un göbeği, Boğazlar, çevre ilçeler, en güzel imkanlara sahip olan diğer şehirler, güneyde Muğla, Antalya, Adana vs. her yer bu topraklarda doğmamış, bu toprakların çamurunu yememiş, tozunu toprağını yutmamış, bu ülkeyi vatan bilmeyecek insanlara selsebil satılıyor. Herkes mülk peşinde. Herkes toprak alıyor. Bir gün bu topraklar bizim diyerek, vatanın asıl ve asil insanlarına dirsek gösterecekler. Filistin toprakları buna örnektir.
Bu toprak satma ülkemiz için yeni değil. Tanzimat denilen o kara günlerden sonra azınlıklara hak tanınmasıyla birlikte, yurt dışından getirilen Yahudiler, Ermenilere, değişim (mübadele) dönemlerinde yurt dışındaki ülkelerden gelenlerin ve hatta yakın tarihte Bulgar ve Yunan zulmü görüyor diye Adnan Menderes, Turgut Özal tarafından gelen Batı Trakya Türkleri ve son olarak Recep Tayyip Erdoğan'ın ülkemize Irak, Suriye, Afganistan, Pakistan, Afrika, Azerbaycan, Özbekistan, Rusya ve Ukrayna'dan getirttiği insanlarına ülkemizde toprak sahibi olmaları devlet eliyle kolaylıkla sağlanmaktadır.
Bir de son dönem Osmanlı'nın zevk ve eğlence düşkünü, vatan sevmeyen padişahlarının hatır gönülle veya para karşılığı sattığı araziler... Oysa 2.Abdülhamit hanın "Bir karış dahi olsa vatan toprağını satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim de bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir" sözlerini bilen bir Türk olarak bunu duyduğumda şaşırmıştım. Cumhuriyet dönemi bedava verilen arazilerin Osmanlı'nın son dönemlerinde de verilmesi acı değil midir?
Kanla alınan yerlerin üç beş kuruş karşılığında satıldığı yerlerden biri de İstanbul Marmara Denizi ortasında bulunan günümüzde Demokrasi ve Özgürlük Adası ya da bilinen adıyla Yassıada olarak bilinen ada..
Hatta, Yıldırım Beyazıt’ın oğlu Musa Çelebi ile Bizans İmparatoru II. Manuil Paleologos’un donanmalarının 1412 yılında önünde çarpıştığını adanın Yassıada olduğunu bir kenara bırakıyoruz.


Adayı satan alan kişi, Osmanlı'nın ekonomik yönden batması için İngiltere tarafından özellikle görevlendirilen İngiliz Liberal politikacı, diplomat ve yazar Baron Henry Lytton Earle Bulwer adında bir mason uşağı. Türk düşmanı.
Aslında bir hain olan bu adam, Bizanslılardan sonra Osmanlı İmparatorluğunun eline geçen bugün Prens adları olarak bilinen adalar topluluğundan biri olan Yassıada'yı 1837 yılında elçilik kâtibi iken beğenen bu İngiliz Büyükelçisi olarak yeniden döndüğü İstanbul'da, 1859 yılında Sultan Abdülmecit'i ikna ederek satın alır.

Bulwer, bir zamanlar Bizans İmparatoru Teofilos’un manastırı kalıntıları üzerine burç ve mazgallarıyla birlikte kale görünümlü, bazı kaynaklara göre, Londra'daki Knebsworth aile şatosunun kopyası olacak şekilde orta boy bir şato inşa ettirir.
Lord William Henry Bulwer-Lytton evvela Ada’da kuyular kazdırmak suretiyle su buldurduktan sonra hummalı inşaat faaliyetlerini başlattı… Ada’nın tepesine bir malikâne, batı tarafında denize yakın bir yerde olasılıkla da Aziz Ignatius Manastırı’nın kalıntıları üzerine yüksek burçlu bir şato inşa ettirdi. Şatonun burçlarına iki top yerleştirildi. Önüne bir iskele ve bir rıhtımdan ziyade tam bir liman yaptırıldı. Ortaçağ kalelerini andıran şatonun duvarları fresklerle tezyin edilmişti. Asma kütükleri diktirip bahçe de kurduran Lord Bulwer-Lytton, bahçıvanlardan mahsulü sorup duruyor, bir taraftan da devrin pek debdebeli davetlerini vererek misafirlerini ağırlıyordu.


Bu arada halk adanın bir İngiliz'e satılmasından rahatsız olur. Hatta, İngilizlerin İstanbul’u işgal edip burayı üs olarak kullanacağı söylentileri yayılmaya başlar. Aslında halkın endişeleri yersiz değilse de düşünüldüğü gibi değildir. İngiliz'in şeytani fikirleri arasında burada tarım yapma ve vergisiz ihracat yapma, yetiştirdiği ürünleri gemi ile direk Akdeniz üzerinden Avrupa'ya gönderme düşüncesi. Bugün bile zeytin ve muhtelif meyve ağaçlarına rastlamak mümkün olan adada İngiliz sefir pamuk yetiştiriciliği yapmaya başlar. Yetiştirdiği pamukları tarım fuarlarında numuneler ile tanıtır. Adada konuşlanmasının bir diğer nedeni de, Ege ve Akdeniz'den İstanbul'a gelecek gemileri kontrol etme, İstanbul'dan dönen gemileri engelleme düşüncesi yer almaktadır.
 

Kanla alınan topraklarda hainlere huzur yüzü göstermeyen ve halkın duası ile Allah c.c., Yassıada'da neredeyse derebeyi olmayı düşünen, Osmanlı rejiminin borçlanmasına önemli katkılarda bulunan Bulweri'yi hastalığa düçar eder. Bozulan sağlığı ve İstanbul'a gidiş dönüş zorlukları, giderek mali sıkıntılar içinde kalması onu yaşamının kalan kısmını bu adada geçirme fikrinden caydırır ve İngiliz gazetesi Times'a satış ilanı verir.



Osmanlı yönetimi adanın bir yabancıya satılmasına karşı çıktı, sonuçta Bulwer Şatosu’nu ve adayı Mısır Hidiv'i İsmail Paşa'nın alınmasını sağlar. Ne yazık ki, masraflı ve çileli yolculukla ulaşılan bu adaydan tam faydalanamaz. Nitekim adayı ondan satın alan meşhur Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu Hidiv İsmail Paşa yatırıma girişmemiş, satın aldığı bu adayı unutmayı tercih etmişti.
Elçilik görevi 1865 yılında sona eren Bulwer, 1862 yılında İngiltere Birleşik Büyük Locası'na bağlı olarak Türkiye'nin ilk bölge mason büyük üstadı olmuştur. 1872 yılında bir Mısır seyahati dönüşünde Napoli'de aniden ölür..





Kaynaklar
https:// kulturenvanteri.com/en/yer/bulwer-satosu/#16/40.86478/28.995688
https:// en.wikipedia.org/wiki/Henry_Bulwer,_1st_Baron_Dalling_and_Bulwer
https:// adalilar.adalarmuzesi.org/kaynak/adalarda-iz-birakanlar-sergisi/item/399-baron-henry-lytton-earle-bulwer
https:// adalidergisi.com/tum-sayilar/2022/haziran-sayi-204/sir-bulweri-googlelamak/
http:// www.levantineheritage.com/bulwers-castle.html
https:// indicium-levis.blogspot.com/2014/05/bulwer-adas-neresidir.html
ve sair kaynaklar 

Foto Erol Kara ve muhtelif arşivler / @bizdenoku