Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

BizdenOku - Doğru Bilgi

Tüzel Bilirkişilik Adaleti Sarsar


Adalet Bakanlığınca yapılan açıklamadan sonra tüzel kişiler bilirkişilik faaliyetlerini tüm Türkiye'de uygulamaya başlamıştı
"Tüzel Kişi Bilirkişiliği " uygulaması, Ankara'da 2020 yılında,, İstanbul ve Antalya’da 2021 yılından beri pilot olarak ve 8 Ağustos 2023 tarihinden itibaren tüm Türkiye'de uygulanmaya başlandı. Şimdilik, Gayrimenkul hukukundaki davalarda uygulanacak olan yeni sistem ileriki zamanlarda bir çok hukuk ve ceza davalarında da yer alacak duruma gelmeye başladı..
6754 Sayılı Bilirkişilik Kanunu özel hukuk tüzel kişilerinin de bilirkişilik faaliyetinde bulunmasına olanak tanısa da konu bu kadar basit değil aslında.
Her ne kadar Adalet Bakanlığı, pilot bölgelerde yapılan faaliyetlerde "532 satış dosyasında görevlendirme yapıldığını. Tüzel kişi bilirkişi tarafından hazırlanan 498 raporun ortalama teslim süreleri ise 3 ila 5 iş günü arasında gerçekleştiğini, ek rapor alınması ve ek süre taleplerinin de sayıca çok az olduğu tüzel kişi bilirkişilik pilot uygulamasının, bilirkişilik sisteminin etkin verimli ve düzenli bir şekilde gecikmeden işlemesinde olumlu katkı sağladığı" yönünde raporunu açıkladı. Buradan yola çıkarak bireysel bilirkişiliğin akdine tüzel bilirkişilik sisteminin daha yararlı olacağını açıklamış oldu. 
Bugüne kadar kişilerin bilirkişi olarak atanmasında bir çok aksaklıkların olduğu, rapor süreçlerinin geç bir vakte kadar uzatıldığı, en basit bilirkişi raporu için dahi ek süreler istendiği, bilirkişilere verilecek dosyalarda adam kayırıldığı, son yıllarda bilişimin sıkça kullanılması,  hukuk bürolarının da artması ile hazırlanan bilirkişi raporlarının deneyimsiz elemanlara  kopyala yapıştır şeklinde hazırlatıldığı, yorum katkılı raporların mahkemelere sunulduğu bariz bir şekilde görülmektedir.
Bununla birlikte, son zamanlarda genellikle aynı konuda yeterli uzman bilirkişinin de olmayışı, benzer dosyaların aynı kişide toplanmasına negatif bir katkı sağlamaktadır. Bu yükleme haliyle duruşmaların sarkmasına, bilirkişinin tekrar süre istemesine, her süre değiştiğinde hak edişinin de artığı görülecektir. Süre uzatmaları dosya muhataplarının aleyhine, hak edişlerin artarak ödenmiş olması da devletin aleyhine, mahkeme dosyalarının da birikmesine neden olduğu da bariz bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır.
Özel ve teknik konularda görüşüne başvurulan bilirkişiler tarafsız ve bağımsız olma şartı önemli ise de, bilhassa avukatların bilirkişilerle dirsek teması halinde olduğu da görülmektedir. Hatta, bazı dosyalar da savunmanın saç ayaklarından biri olan avukatların mahkemeye sunduğu ifadelerin bilirkişi raporlarına da yansıdığı, kesinlikle yorum yapma hakkı olmamasına rağmen taraf tutarcasına raporlar hazırlayan bilirkişilerin varlığı da yok değil. 
Yetersiz bilirkişi sayısına sahip olunduğu malum. Oysa, bir bilirkişi görüş oluştururken hiçbir etki altında kalmamalıdır. Bu kural ihlal edilmektedir. Aslında adil yargılamadan söz edile bilinmesi için, bir bilirkişinin bağımsızlığı ve tarafsızlığı yalnızca uyuşmazlığın taraflarına karşı değil; aynı zamanda Adalet Bakanlığı’na, hakime, savcıya karşı da olmak durumundadır. 
Bilirkişilik faaliyeti özel hukuk tüzel kişilerine açılırsa sorunlar biter mi ? 
Adalet Bakanlığının yukarıda yer verdiğimiz açıklamasına bakarsak, sorunların aza indirgendiği görülüyor. Bu süreç bu şekilde olursa bir kamu yararından söz edilmesi mümkündür. Ancak, şirketlerde çalıştırılacak olan, raporları yazacak olan, işverene ekonomik bağımlılığı olan, emeği karşılığında tüzel kişiden ücret alan bir kişinin bağımsız olmayacağı da ortadadır. Bununla birlikte, sır saklama ve özen yükümlülüğü ne kadar sağlanacaktır. Bugün gayrimenkul değerleme şirketlerine açılan sistemin yarın farklı hukuk uyuşmazlıklarında hangi şirketlere verilebileceği, bu şirket üyelerinin kim ya da kimlerden oluşacağı da tartışılacak konulardandır. Bu arada kamu kurum ve kuruluşları bilirkişilik faaliyetlerinde yıllardan beri başarılı şekilde görevlerini sürdürmektedir. Özel hukuk tüzel kişilerinin bu yönde sınırlı bir başarı göstereceği de şimdiden kabul görmelidir.
Özel kişilere bilirkişilikte sorumluluk verildiğinde, kişinin elekten bir çok defa elenmesi gerektiği, her sınavı kazanının değil her liyakat sahibinin özenle seçilmesi ve iyi bir eğitim sonrasında uyuşmazlık dosyalarına atanması gerekir. Mahkemeye torum yaparak müdahale etmeye çalışanların, gereksiz süre uzatanların, her süre uzatmada hak edişlerinin artırılmaması aksine sebebi ne olursa olsun ilk verdiği süreyi uzatana yaptırım olarak daha düşük ücret ve ihtar tarzı yaptırım uygulanmalıdır.