Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

BizdenOku - Doğru Bilgi

Topkapı Sarayı Harem Dairesindeyiz




Topkapı Sarayı Harem dairesi ya da Osmanlının aile sırları... 
“Dokunulmaz”, “gizlilik” ve “mahremiyet” anlamına gelen Arapça bir kelime ile adlandırılan “Harem” kelimesi bile duyanı heyecanlandırıyor. Harem dairesi Topkapı Sarayı'nın diğer bölümlerinden daha basit bir yer olsa da duyan heyecanlanıyor. Görmek istiyor. Oysa, Topkapı Sarayı'nın diğer bölümleri buradan daha enteresan ve görmeye değer yerler..
Yıllar önce bir kez rehberlik yaptığım gençlik yıllarımda, bir kez 20 sene kadar önce ve son olarak 2023'ün sıcak yaz günlerini yaşadığımız Ağustos ayında gezme imkan bulduğum yer. Zaman zaman tanıdıklar bu Harem Dairesi ile ilgili sorarlardı. Nasıl, enteresan bir şeyler var mı, diye. Yok, derdim. Taşlar, çiniler, koridorlar bir kaç mumdan heykel. Ekstra para verilerek girilecek bir yer olmadığı gibi, geçip gideceğiniz yerler.
Oysa, anlıyordum,.
Harem deyince erotik ve egzotik kavramlar beyin dalgalarında dolaşıyor. Sultan eşleri, prensesler, cariyeler, odalıklar, gözdeler, kadın efenediler, havuz başında sefalar, hadım edilmiş erkekler vs..
Tabi, hayaller kapıdan içeriye girildikten sonra darmadağın oluyor. Beklenen, hayal edilen değil gerçekler görülüyor. Harem'in 70'e yakın kısmında ayrı ayrı dolaşsanız sadece taş yığınları, çiniler, odalar, hücreler, yokuş ve inişler devasa sahanlıklar, hamam ve mescitler, kitabeler göreceksiniz. Meraklıysanız, her kitabeyi okuyarak anlayarak biraz da sesli rehberden faydalanarak her taşın her köşenin hikayesini merak ederseniz en az 3 saatten önce çıkamazsınız.
Yok, gelip geçerek ne aradığını bilmeden dolaşacaksanız 40-45 dakikalık bir zaman size yeterde artar bile...
Topkapı sarayı içinde Harem bölümü bir yapılar topluluğu ve bütünüdür. Harem-i Hümayun da denilen Harem dairesi padişahların özel hayatlarının geçtiği tek yerdir. Adeta bir labirenti andıran Harem, iç içe geçmiş yapıların, koridorların, büyük ve gösterişli salonların karmaşık bir biçimde bulunduğu Topkapı Sarayı’nın en gizemli yeridir.
Bazı kaynaklarda Kanuni Sultan Süleyman'ın eşleri Gülfem Hatun ve Hürrem Sultan ile birlikte zaman zaman bu sarayı kullandıkları yer alsa da asıl harem yerleşimi 3. Murad'ın annesi Nurbanu Hatun döneminde oldu. Bundan sonra 234 yıl boyunca 14 valide sultan Topkapı Sarayı Haremi'nde yaşadı.
Valide Sultanın her biri farklı görevlerde bulunan yüzlerce hizmetçisi de haremde yaşardı. Haremde yaşayan kadınların sayısı dönem dönem değişirdi. 2. Selim döneminde eski saraydaki harem sakinleriyle haremde yaşayanların sayısının 1200'e kadar ulaştığı olurdu.
Büyüklü küçüklü yaklaşık 400 odanın yer aldığı harem, burada yaşayanların sayısı padişah ve validelerinin isteğine göre, 16. yüzyıldan 19. yüzyılın sonuna kadar sarayın bulunduğu tepeden Sarayburnu sahiline doğru yeni bölümler eklenmesiyle genişledi
Haremde bulunan odaların her biri birbirinden güzel çinilerle, süslemelerle doludur. Herhangi bir oda diğer bir odaya benzemediği gibi aynı zamanda odalarda kullanılan işlemeler, oymalar veya süslemeler de birbirine benzememektedir. Harem içinde onlarca ayrı bölüm, salon, koridor, taşlık ve yapı bulunmaktadır. Büyük ve süslü salonların, gösterişli odaların yanı sıra dar merdivenler, alçak duvarlı odalar ve karanlık avlular adeta iç içe bulunmaktadır.
Harem'in bölümleri
Zülüflü Baltacılar Ocağı
Topkapı Sarayı’nın en eski binalarından biridir. Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılmıştır. Seferlerde ordunun yolunu açmak üzere kurulan, daha sonraki dönemlerde Topkapı Sarayı’nda çeşitli görevlerde bulunan Zülüflü Ağaların burada yaşadıkları “Zülüflü Baltacılar Ocağı” XV. yüzyılda inşa edilmiş, Topkapı Sarayı’nda bozulmadan günümüze ulaşabilmiş tek ocak örneğidir. Buradaki “Baba Çeşmesi” ve “Sıra Çeşmeleri (Abdest Muslukları)” özel formları ve zengin bezemeleri ile yapıldıkları ve onarım gördükleri dönemlerden izler taşır. II. avluda (Divan Meydanı) mehterhane’nin sağ bitişiğindedir. Haremin Araba kapısının solundaki kapıdan girilen bir binadır. 
Zülüflü Baltacılar Koğuşu
Sarayın gezici hizmetlerinde görevli olan Zülüflü Baltacılar’a ait ahşap koğuştur. 
Taş köşeli küçük ve dar bir avlunun etrafında bulunan ve yirmi sütuna dört tarafta dayanan bir çatı ile örtülü olup koğuş, mescid, çeşme ve hamam halindedir. Duvarları çinili tuğralarla kaplıdır.
Zülüflü Baltacılar Çubuk Odası
Baş kapı Gulamı Dairesi
Baş Kapı Gulamı: Haremde zenci hadımağalarında kızlar ağasından sonra gelen makam sahipleriydiler.  Baş Kapı Gulamı dairesinin sağdaki kısmı ve kapısı .. 60 metre uzunluğundaki koridorun sağ tarafında altlı üstlü dalar bulunmaktadır ve bu odalar Baş Kapı Gulamı Ağalara mahsustur. Buraya Harem Ağaları koğuşu da denmektedir. Baş Kapı Gulamı dairelerinin iki kapısı vardır. Birisinin üzerinde besmele ve diğerinin üzerinde ise “ Ey Allahımız ve ey bütün kapıları açan Rabbimiz! Bize de en hayırlı kapıları açıver” duası yazılıdır. Bu dairenin yanında zemin katında Harem Ağalarının Nöbetçi odası bulunmaktadır. Haremin kapısına nazırdır. Nöbet bekleyen harem ağaları talimatları buradan alırlardı.
Haremağası Hamamı
Haremağaları Büyük Biniş Rampası kenarındaki hamamda yı­kanırlardı.
Büyük Biniş Rampası
"At Rampası" ya da "Büyük Biniş" olarak bilinen ve sadece padişahların at ile geçişine mahsus olan özel yol.. At Rampası, Adalet Kulesi'nin yanındaki, perde kapısından geçilerek erişilen, padişahların halkın arasına karışmak istediklerinde tebdili kıyafet ile sokağa çıkış yaptıkları, Perde Kapısı ile Şam Kapısı arasında yer alan yaklaşık 30 metre uzunluğundaki gizli yol olarak biliniyor.
Kapılar
Kuşhane kapısı, Üçüncü avlu veya Enderun’a açılan Kapı, 
Araba Kapısı, ,Kubbealtı’nın bulunduğu ikinci avluya açılan Kapı, Harem bölümünün ana kapısı, Araba Kapısı’nın kullanım amacı valide sultanların, haseki sultanlar ile padişahların kızlarının ve kız kardeşlerinin şehir merkezine gitmek için bu kapıdan arabaya binmeleridir. Ayrıca yine bu kapıdan Harem’e dönülmektedir. Kapının çevresi mermer, kanatları ise demirdir. Kapının etrafı ise çinilerle süslenmiştir. Bu kapı Üçüncü Sultan Murad döneminde 1588 yılında yaptırılmıştır.
Yapıların içindeki çiniler Türk çini sanatının önemli eserlerine örnek teşkil etmektedir. 
Cümle Kapısı, Haliç yönündeki Kapı Cümle Kapısı’nın üzerindeki Ayet-i Kerime’de "Ey iman edenler! Kendi evleriniz dışındaki evlere izin istemeden ve orada yaşayanlara selam vermeden girmeyiniz” yazmaktadır.
Perde KapısıPerde Kapısı'nın üzerinde bulunan Nisa Suresi'nin 58. ayeti ise şöyle:
"Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğütler veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi işitmekte, her şeyi görmektedir."
Şal Kapısı
Dolaplı Kubbe
Araba kapısı ile tunç kanatlı kapı arasındaki penceresiz bir kapı aralığı bölümüdür. Kapının kanatları kapıya göre kısadır. Adından da anlaşılacağı üzere üstü kubbe ile örtülmüş olup ışığı da kapıdan almaktadır. Dört duvarında da yeşile boyanmış dolap kapakları bulunmaktadır. Sultanlar ve saraya mensup kadınların araba ile şehre girip çıktıkları kapı bu kapıdır. Bu bölüme Araba Kapısı da denilmektedir. Anlatılanlara göre Zülüflü Baltacılar çarşıdan çeşitli eşyaları buraya getirerek dolaplara bırakmakta, harem mensupları da içlerinden seçtiklerini almaktadır. Hatta bir keresinde eşyasının parasını almak isteyen Yahudi bir tüccar bu kapıya gelmiş ancak kendisinden bir daha haber alınamamış ve kendisini gören olmamıştır.
Karaağalar Nöbet Yeri
Haremdeki müstakil yapılardan biridir. İki bölümden oluşmakta ve bir kemer ile ortadan ayrılmaktadır. İki bölümlü odanın bir bölümü kubbeli, diğer bölümü ise tavanlıdır. Yapının solundaki geçitten Karaağalar mescidine ne gidilir. Sağdaki merdivenden ise Adalet Kulesi’ne ve Kubbealtı’nın meşhur ‘kafesi’nin arkasındaki odaya çıkılmaktadır. Buranın duvarları tavana kadar çinilerle kapılıdır. Duvarlarda ayrıca içinde yazıların bulunduğu çini panolar da bulunmaktadır. Ayrıca odada daha öncesinde bulunan çini panolarda, değişen haremağalarına nasihat ve tembih içeren cümleler bulunmaktadır.
Karaağalar Mescidi
Dört köşe planlı küçük bir mescittir. Burası da tavana kadar çinilerle kaplıdır. Ayrıca zamanında Mekke ve Medine resimlerinin ve kıymetli levhaların saklandığı bir yer olarak da kullanılmıştır. Şehzadelerin dini eğitimlerinin bir bölümü burada yapılmıştır.
Kara Ağalar Taşlığı
Adını, başlıca görevi Harem’in kapılarında nöbet tutmak, giriş çıkışları kontrol etmek ve dışarıdan içeriye kimseyi sokmamak olan Karaağlar’dan alan Taşlık’ın çevresinde; Hazinedar Dairesi, Musahipler Dairesi, Darüssade Ağası Dairesi, Nöbet Yeri ve Enderun Avlusu’ndaki koğuşlar gibi bir eğitim yeri niteliği taşıyan Karaağlar Koğuşu ve Şehzadeler Mektebi yer alır. Taşlığın ortasıda boydan boya uzanan podima taşlı yolun her iki tarafı da çinilerle süslenmiştir.
Adalet Kulesi 
Altı köşeli sivri külahlı olan kare planlı Adalet Kulesi sarayın her yanından rahatça görülmektedir.  Kulenin girişi Karaağalar nöbet yeri içindedir. Kuleye çıkan merdivenin ikinci sahanlığındaki boşlukta kafesli bir pencere vardır. Meşhur kafesli pencere birçok filmde veya dizide yer alan ünlü kafes olup Kubbealtı divanına bakmaktadır.
Tepesine kadar 105 basamak ile çıkılan kulenin içi üç bölümdür. İlk bölümde her yirmi basamakta ufak bir sahanlık bulunmaktadır. Kulenin ikinci bölümü hem içeriden hem de dışarıdan sekiz köşelidir. Bu kısım üç sütunlu bir oda gibidir. Sütunlardan ikisi duvara bitişik, biri ise ayrıdır. Odanın tavanı kubbelidir. Üçüncü kısım ise kurşun kaplı altı köşeli külahtır.
Hazinedar Dairesi
Harem ağaları dairesinin karşısında bulunan Hazinedar dairesi, haremdeki önemli görevi olan Kızlar ağasının yardımcısı konumunda olan Hazinedara tahsis edilmiştir. 
Kırklar Makamı
Hazinedar Dairesi ile Müsâhipler Dairesi arasında kalan dar ve ufak koridordur. Söylentiye göre Kösem Sultan öldürüldüğünde haremdeki taraftarları da öldürülerek buraya gömülmüştür. Üç katlı, ortasında dar ve uzun olan zemini taşlı koridoru olan bir yapıdır. Giriş katı on odalı olup çoğu muhteşem güzellikte çinilerle kaplıdır. İlk kattaki odalar yemek odaları gibi sosyal konularda kullanılırken diğer katlardaki odalar yatak odalarıdır. Koğuşta büyük bir ocak bulunmaktadır. 
Kızlar Ağası Dairesi 
İki katlı kâgir bir yapıdır. Dar bir taş merdivenle çıkılmaktadır. Burası iç içe geçmiş iki odadan meydana gelmekle birlikte her odada ocak bulunmaktadır. Duvarlar çini kaplamadır. İlk oda baş ağanın olduğu düşünülmekle birlikte ikinci odanın yatak odası olduğu düşünülmektedir. 
Şehzadeler Okulu
Bu odanın üzerinde de zamanında şehzadelerin özel ders aldığı büyük bir salon bulunmaktadır. Yapı her iki yanda beşik kubbe ile ortada yarım küre şeklinde üç kubbe ile örtülmüştür. Kubbe içleri ve çevrelerinde altın yaldızlı süslemeler görülmektedir. Duvarların üst tarafları çini kaplamalar ile alt kısımları ise rokoko tarzında oymalı dolaplar ve yaldızlı ahşap işçiliğinin en güzel örnekleri ile bezenmiştir.
Şehzadeler Dairesi Veya Kafes 
Kafes adı da verilen Şehzadeler Dairesi üç katlıdır. Kafes denilmesinin sebebi 17.yy’dan Tanzimat Dönemi’ne kadar birçok şehzade, bu yapının çeşitli odalarında adeta kafese alınmış gibi yaşamıştır. Kimisi yapının bu dairelerinde hapis hayatı yaşamış kimisi de ölmüştür. Bu yapının alt katı Veliaht Şehzade Dairesi’dir. Bu katın her yanı çinilerle süslenmiştir. Kimi çiniler çok gösterişli olmakla birlikte kimi çiniler de düz yeşil çiniler ve panolardan oluşmaktadır.
İkinci ve üçüncü katlarda toplamda on kadar oda bulunmaktadır. Bunlardan yalnızca iki tanesi çinilerle süslenmiş olup diğer odalar sadedir. Bu yapının ikinci katındaki bir odaya Sultan İbrahim tahttan indirildikten sonra hapsedilmiştir.
Altın Yol 
Zamanında her iki duvarında da enfes çinilerin bulunduğu Altın Yol, uzun ince bir koridordur. Neden Altın Yol denildiği bilinmemektedir. Ancak anlatılanlara göre buranın ismi padişahların önemli merasim günlerinde buradan geçerken altın saçmalarından dolayı gelmektedir. Altın Yol, Yavuz Sultan Selim’in Harem içinde yaptırdığı müstakil ‘Mabeyni Hümayun’ dairesine kadar gitmektedir. Altın yol ayrıca sol tarafta Valide Taşlığı’na ve Hırka-i Saadet Dairesi’ne açılmaktadır. Koridorun ilerleyen kısımlarında yine Baş Kadın, Baş Haseki dairesi ile Kadınlar, Hasekiler dairesi bulunmaktadır.
Altın Yol’un ortasında sağ tarafta elli basamaklık bir merdiven bulunmaktadır. Merdivenin üst kısmında bir sahanlık bulunur. Düzlükte iki adet kapı bulunmaktadır. Kapılardan biri içinde bir çeşme, bir abdestlik ve hamamın bulunduğu bir aralığa, ikincisi ise Kalfa Dairesi’ne açılmaktadır.
Valide Taşlığı
Zemini taş döşemeli olan dikdörtgen bir açık alandır. Taşlığın etrafında cariyeler dairesi, Valide sultan dairesi, ocaklı sofa, baş haseki dairesi ve Altın Yol bulunmaktadır. Bu yapıların saçakları taşlığın üzerine doğru uzanmış olup duvarlar çini süslemeler ile kaplıdır. Taşlıkta cariyeler dairesi ile Valide Sultan dairesi arasında mermer sütunlar ve kemerler bulunmaktadır. Cariyeler dairesi önünde ayrıca IV. Sultan Mehmed döneminde yapılmış olan bir de çeşme bulunmaktadır.
Taht Kapısı
Valide Taşlığı’na girildiğinde, Altın Yol’a dik gelen duvarın altında bir kapı bulunmaktadır. Kapının yanında da binek taşı görülmektedir. Padişahlar kılıç kuşanma törenlerine bu kapıdan gitmekte ve gelmektedir. Binek taşı da padişahın ata binmesine yardımcı olmaktadır. Böyle bir merasimin başlangıç noktası olmasından dolayı da kapıya taht kapısı denilmektedir. Padişahlar aynı zamanda sefere giderken de bu kapıyı kullanmaktadır. Annesi, zevceleri ve çocukları ile bu kapıda vedalaşmaktadır.
Ocaklı Sofa
Ocaklı Sofa, ismini kapıdan girince hemen karşıdaki altın yaldızlı tunç ocaktan almıştır. Ocak IV. Mehmed döneminde yapılmış olup Bağdat Köşkü’ndeki ocak ile birebir aynıdır. Yapının üzeri düz bir çatı ve ortasında kubbe ile örtülmüştür. Kapının kendisi ve yapıdaki dolap kapakları ceviz ağacından olmakla birlikte sedef ve kakmacılığın nefis detaylarını barındırmaktadır. Duvarlar çinilerle süslenmiştir. Buranın iki kapısı bulunmaktadır. Kapılardan biri çeşmeli sofaya diğeri ise Haseki Sultan ve Hasekiler Dairesi’ne açılmaktadır.
Çeşmeli Sofa
Ocaklı sofadan bir kapı ile buraya girilmektedir. Burası ve bir önceki Ocaklı sofa, Hünkâr Sofası ile neredeyse birebir aynıdır. Bu yapı ismini içindeki mermer çeşmeden almıştır. Çeşme kitabesindeki tarih 1666’dır. Yapının kubbeli olup penceresizdir. Buraya ışık, Mimar Sinan eseri olan III. Murad yatak odasının üç kapısından girmektedir. Çeşmeli sofa, Hünkâr Sofası’na geçiş yeridir.
Hünkâr Sofası (Muayede Salonu) 
Hünkâr Sofası, Harem’in en gösterişli ve en büyük müstakil odasıdır. Altı mermer sütunla iki bölüme ayrılmıştır. İlk kısım büyük bir kubbe ile örtülmüştür. Padişaha özel olan ikinci kısım ise mermer sütunlar üzerine kemerli, ön bölümünde altın yaldızlı, sedef kakmalı ahşap bir parmaklık konulmuştur. Bu bölümün zemini diğer bölümden bir basamak kadar daha yüksektir.
Hünkâr Sofası’nın ilk bölümü cariyelerin dans ettiği yerdir ve balkonlu olmakla birlikte üç adet mermer çeşme bulunmaktadır. Salonun kapısının iç bölümü altın yaldızlı meyve kabartmaları ile çerçevelenmiş iki aynadan meydana gelmektedir. Kapının solundaki bir başka aynanın arkasından gizli bir odaya çıkılır. Sağdaki aynanın arkasındaki gizli kapıdan da III. Murad’ın yatak odasına geçilmektedir. Hünkâr Sofası özellikle padişahların eğlenceleri için kullanılmıştır.
Bu salonun birçok kapısı bulunmaktadır. Bu gösterişli kapılar, III. Murad geçidine, III. Murad yatak odasına, Hünkâr hamamına ve hamam yoluna açılmaktadır. Ayrıca gizli bir kapıdan da III. Ahmed’in yatak odasına geçilmektedir.
Sultan III. Murad’ın Yatak Odası
Topkapı Sarayı mimarisi, yapıları köşkleri arasındaki en güzel yapılardan biri de III. Murad’ın yatak odasıdır. 16.yy yapısı olan eşsiz güzellikteki bu yapı Osmanlı mimarisi özelliklerinin eşsiz örneklerini barındırmaktadır. Mimar Sinan tarafından 1578 yılında yapılmış olan yapı büyük bir kemere oturtulmuş bir kubbeye sahiptir. Odada bir berrak suların döküldüğü mermer çeşme ve çini kaplamalı enfes bir ocak bulunmaktadır. Duvarlar, kapılar, dolap kapakları çinilerle süslenmiştir. Şerit çinilerde Allah’ın farklı isimleri ile çeşitli ayetler hat yazısı biçiminde süslenmiştir.
Ocağın her iki yanında birer yatak yeri bulunmaktadır. Altın yaldızlı ve oymalı dörder adet sütun üzerine oturulmuş üst kısım da oymalı ve göz alıcı renklerle bezenmiştir.
Harem’deki ilk hünkâr yatak odası III. Murad’a aittir. Bundan sonra I. Mahmud, III. Osman, I. Abdülhamid ve III. Selim yatak odaları tarih sırasıyla yapılmıştır.
Sultan I. Ahmed Kütüphanesi
Altın yaldızlı işlemeleri, yeşil mavi çinileri, kaplama mermerleri, sedef ve ahşap kakmaları ile kubbeli olan bu oda da diğer Harem dairesi yapıları gibi görülmesi gereken yapılardandır. Odanın ortasında bir adet üç kademeli çeşme bulunmaktadır. Kubbeyi dört adet kemer tutmakla birlikte, kubbe de duvarlar gibi çinilerle süslenmiştir. Kubbe içindeki çini şeritlerde çeşitli ayetler ve Arapça şiirler bulunmaktadır. Çinilerde genel olarak mavi değil kırmızı renk hâkimdir. Duvarlardan birinin ortasında ocak bulunmaktadır.
Sultan III. Ahmed’in Yemek Odası (Yemiş Odası)
Duvarları ve tavanları lake kaplama olan odanın duvarları altın yaldızlı meyve ve çiçek resimleri ile işlenmiştir. Oda basık olduğu kadar küçüktür. 1705 yılında yapıldığı kitabesinden anlaşılan odanın tavan göbeğinde dört köşe ayna bulunmaktadır. Yemiş Odası olarak da anılmaktadır.
Hamam Yolu, Hünkâr Hamamı Ve Valide Sultan Hamamı
Dar bir koridor olan hamam yolunda dört adet kapı bulunmaktadır. Bu kapılardan sonuncusu Valide Sultan Hamamı’na açılmaktadır. Diğer kapılar ise Hünkâr Sofası’na ve iki odaya açılmaktadır. Hünkâr Hamamı ile Valide Sultan Hamamı bitişiktir. Her iki hamam da Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Hamamlar soyunma odası, soğukluk ve hamam bölümlerinden oluşmaktadır. Yapıldığında çini kaplamaların olduğu soğukluk ve hamam bölümleri daha sonraki yıllarda onarılırken çiniler kaldırılmıştır. Bu hamamların önemi büyüktür. Sebebi ise Osmanlı hanedanlığının temizliğe verdiği önemdir. Aynı dönemlerde Avrupa saraylarında ise yıkanma ile ilgili bir bölüm henüz gelişmemiştir. Ayrıca buradaki hamamlar, hamam isminin çağrıştırdığı gibi büyük değil, genişçe bir banyo büyüklüğündedir.
Sultan I. Abdülhamid Yatak Odası
Hamam yolu içindeki Hünkâr Hamamı karşısındaki kapıdan girilmektedir. Türk rokokosu tarzında yenilenen oda sütunları dâhil altın yaldızlı işlemelerle süslenmiştir. Duvarların üst kısımlarında gösterişli duvar resimleri bulunmaktadır. Sultan’ın yatağı odanın solunda olup tam karşısında sağ tarafta siyah ve beyaz mermerden çeşme bulunmaktadır. Ayrıca tek parça mermerden altın yaldızlı yaşmaklı (davlumbazın altındaki yarım silindir biçimindeki bölüm) ocak görülmeye değerdir.
Sakalı Şerif Odası
Günümüzde Kutsal Emanetler Dairesi’nde bulunan Sakal-ı Şerif’lerden birinin bulunduğu odadır. Odaya ayrıca Lihyei Saadet Odası da denilmektedir. I. Abdülhamid ile III. Selim Odası arasındaki bir merdivenden çıkılmaktadır. Odanın duvarları altın yaldızlı kabartmalarla süslenmiştir. Tavan da aynı şekilde altın yaldızlı süslemelerle bezenmiştir. Odada aynı zamanda çok büyük bir ayna bulunmaktadır.
Mihrişah Sultan Odası
Duvarları çeşitli meyve ve çiçek kabartmaları, resimleri ile dolu olan, bu resimlerin etraflarının altın yaldızlı alçı kabartmalarının olduğu III. Selim’in annesi Mihrişah Sultan Odası tüm renkleri ile göz alıcı odalardan biridir. Yüksek tavanlı odada altlı üstlü pencereler odayı ışıklı hale getirmektedir. Sofası bulunan odanın sofasındaki bölümlerinde de yağlı boya tablolar bulunmaktadır.
Valide Sultan Dairesi
Valide Sultan Dairesi de III. Selim odası gibi Topkapı Sarayı’nın ve Harem’in kuzey batısında bulunmaktadır. Valide Sultan Taşlığı, hamamı, koridoru dâhil Altın Yol’a kadar uzanmaktadır. Valide Sultan Dairesi, Valide Sofası, Valide Koridoru, Valide Sultan Yemek Odası, salonu ve yatak odası olmak üzere çeşitli bölümlere ayrılmıştır. Harem bölümünün en büyük yapılar birliğidir. Valide Sofası iç içe geçmiş iki odadan meydana gelmektedir. Gösterişli bir şekilde dekoru yapılmış olan oda nakışları, süslemeleri ve kabartmaları ile Valide Sultan Yemek Odası ile benzemektedir. Yemek Odası üzeri büyük bir kubbe ile örtülmüştür.
Yatak odasının özellikle tavanı mimari bir şaheserdir. Tavanın bir kısmı düz tavan geri kalanı ise mermer sütunlar üzerine atılmış tonozlu kemerlerle örtülmüştür. Odanın ışığı özellikle kemer aralarındaki ufak tepe pencerelerinden içeri girmektedir. Odada bulunan yatak yeri dört ahşap sütunla çevrilmiştir. Yatak yerinin üst kısmında da Şirvan denilen bir parmaklık veya tırabzanlı bir yer bulunmaktadır. Bu üst bölümde Valide Sultan’ın cariyelerinin yattığı düşünülmektedir.
Valide Sultan Hamamı
Bu yapı, 16. yüzyılın sonlarında çifte hamam olarak Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş ve 18. yüzyılın ortalarında yenilenmiştir. Benzer planlara göre inşa edilen her iki hamam da soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden oluşur. Ancak Valide Sultan Hamamı, Hünkâr Hamamı’ndan küçüktür. Söz konusu iki hamamdan oluşan bu yapı, Valide Sultan Dairesi’ni bir koridor yoluyla Hünkâr Sofası’na bağlar. Hünkâr ve Valide hamamları: Külhanı Valide Taşlığında olup, Mimar Sinan tarafından yapılmış.
Sultan III. Osman Köşkü
Köşk, asma bahçe ile havuzlu taşlıkta bulunmaktadır. Bu anlamda haremin en güzel manzaralı odalarından biridir. Yapı bir büyük salon ve ona bağlı iki küçük odadan meydana gelmektedir. Salon sekiz köşeli bir çıkmadan ibarettir. Çıkma kısım ile asıl salonun birleştiği yerde büyük bir kemer bulunmaktadır. Salon süslemelerini 18.yy Avrupa çinileri meydana getirmektedir.
Fıskiyeli Avlu
Haremin girişinde Dolaplı Kubbe denilen yerden sonra ‘Fıskiyeli Avlu’  denilen bir bölüm daha bulunmaktadır. Ancak bu bölüm günümüze kadar gelememiştir. Sebebi tam olarak bilinemese de buradaki fıskiyenin mermerleri III. Osman dairesinin taşlığına getirilmiştir.
III. Selim Odası Veya III. Selim Meşk Odası
Sultan III. Osman Köşkü’nden bu odaya geçilmektedir. Barok ve rokoko tarzından süslenmiş oda görülmeye değer şaheserlerden biridir. III. Selim bestelerini bu odada yazmış ve bestelemiştir.
Türk rokokosu tarzında yapılan oda Topkapı Sarayı Harem bölümü kuzeybatı köşesinde bulunmaktadır. Odanın bir duvarına komple ocak yapılmıştır. Ocağın mermerden yaşmağı mermer oymaları ve Avrupa çinileriyle görülmeye değerdir. Pencerelerin olduğu üç duvarda da odanın yüksekliğinden dolayı altlı üstlü pencereler bulunmaktadır. Pencerelerin önünde üç duvarda da seki bulunmaktadır.
Cariyeler Dairesi
Harem’in en geniş ve en büyük bölümlerinden bir diğeri de Cariyeler Dairesi’dir. Harem’in bu geniş alanı taşlıkları, aralıkları, merdivenleri, saçakları ile romantik bir yer görünümündedir. İsminden de anlaşılacağı üzere saraya çeşitli yollarla getirilen kızlar bu daireye yerleştirilir. Cariyeler Dairesi’nin Valide Taşlığı’na bakan kısmında sütunlarla aralarındaki revaklar görülebilir. Aynı şekilde Cariyeler Taşlığı’nda da dokuz mermer sütun üzerinde revak bulunmaktadır.
Aynı zamanda Cariyeler Havuzu’na da buradan geçilmektedir. Bir yüzme havuzu kadar geniş olan Cariyeler Havuzu’nun diğer tarafından şehzadeler veya veliahtlar dairesine geçilmektedir.
Her ne kadar Cariyeler Dairesi romantik gibi görünse de cariyelerin nasıl yaşadığı hakkında bilgi de vermektedir. Esir pazarlarından veya savaş ganimetlerinden hareme alınan cariyelerin hayatları çok zordur. Bu alanda aynı zamanda çamaşırhane, hastane, mutfak, aşçı koğuşları gibi hizmetlilerin odaları da bulunmaktadır. Burası başlı başına bir yapı bütünüdür.
Mabeyn Odası Veya I. Abdülhamid Odası
Haremin son kısmındaki bu büyük salona ayrıca içinde bulunduğu aynalardan dolayı aynalı oda da denilmektedir. Salonu çepeçevre saran aynalar, odaya değişik olduğu kadar ilginç bir hava da vermektedir. Ayrıca salondaki gizli bir merdivenden gözdeler dairesine de çıkılmaktadır. 
Karaağalar taşlığı,
Cümle Kapısı,
Kuşhane Meydanı,
Kuşhane Kapısı

Topkapı Sarayı harem dairesi videoları için buraya tıklayınız

Büyük Biniş (At) Rampası










Gözdeler Dairesi



Mabeyn Taşlığı Havuzu

Padişah hamamı

Padişah hamamı

Hünkar kapısı

Topkapı Sarayı harem dairesi videoları için buraya tıklayınız