Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

BizdenOku - Doğru Bilgi

Yorum Yapmadan Önce İyi Düşünün


Haksız kazanma yollarını keşfetmekte sınır tanımayanlar bu kez yeni bir oyunla insanları mağdur etmeye başladı ve ne yazık ki yasal olarak kurgulanan tuzağa itiraz hakkınızda pek yok gibi..

Terör korkusuyla insanları dolandıranlar, araç alım satımında yapılan yolsuzluklar, kaçırılan araçlar, bankalar üzerinden atılan oltalar ve daha bir çok şekilde masum vatandaşları kandıranlar kervanına bu kez takipçisi çok olan ünlüler, haber site sahipleri, kişisel site sahipleri başta olmak üzere pek çok kişinin bu yasal görünen ancak haksız olarak uygulanan yolla kazanç elde ettikleri ortaya çıktı.

HUKUKİ AMA KORKUNÇ TUZAK..

Tuzak nasıl işliyor.
Binlerce kişinin takipçisi olduğu ünlü kişi zaman zaman sosyal medyadan ya da farklı şekillerde paylaşımlar yapıyor. Bu paylaşımları beğenenler, takdir edenler olduğu gibi aksi yönde fikirlerini yorumlara ekleyenler de olmaktadır.
Tabii, herkes her paylaşımı beğenecek değil ya..Tepkinizi de gösterebilirsiniz.
İşte sizin tuzağa düşmeniz burada başlıyor.
Yorum yaptığınız haber, makale, olay, her neyse ya da  takipçisi olduğunuz kişinin sayfasına yazdığınız o bir kaç cümle sizi hukuki maddelere dayandırılmış bir süreçle mahkum ederek, cebinizden çıkacak tazminata dönüşmektedir.
Sayfanın sahibi ya da o kişi adına çalışan kişi/kişiler (hukuk bürosu) bu yorumları takip ederek beğenmedikleri, kendilerini eleştiren, aşağılayacak ifadelerde bulunan belki de sözde onuruna dokunan yorumları tespit ediyor.
Avukat bu yorum sahiplerinin kişisel bilgilerine ulaşarak yorumlarda hakaret olduğunu ileri sürerek suç duyurusunda bulunuyor.
Yasa gereği bu suç dosyası Uzlaşma Kurulu'na gönderiliyor.
Avukatlarınız, suçlanan kişilere “şu kadar TL öder ve bir de özür yazarsanız davadan vazgeçilecek” diyor.
Bu ihtarla telaşlanan vatandaş bunlarla uğraşılmaz diyerek, söyleneni yapıyor ve istenen miktarı avukata ödeyip, bir de özür dileyerek bundan kurtuluyor.
Kurtuluyor ama hiç düşünmediği , aklına bile gelmeyecek bir tuzağın içine düştüğünü anlamıyor ve parasını sadece tv'den, sinemadan, medyadan tanıdığı şahsen bir ilişkisi olmamış sözde ünlü özde tahrikçi bir kişinin haksız para kazanmasına neden oluyor.

SADECE YORUMLAR MI .. HAYIR
Bir diğer tuzağa düşürme şekli de bilhassa haber yayıncılığı yapan irili ufaklı haber site sahiplerine yapılıyor.
Bir haber sitesi sahibi asparagas bir haberle bir kişiyi toplumun dikkatini üzerine çekecek bir haber yapıyor.
Haber kişinin aleyhinde olmayacak iddialara yönelik yapılıyor. Ya da sözde yazar olan kişi bir kişi hakkında ileri geri yazılar yazarak köşesine taşıyor.
Haber sitesinin dürüst haber yayınladığını sanan ve bunu kendi haber sitesine taşımak isteyen editörler bu haberi ya da yazar köşe yazısını yayınlıyor.
Aradan bir kaç gün sonra o kişi ya da avukatı size ulaşıyor ve hakkında yaptığınız haber üzerine suç duyurusunda bulunacağını, haberi kaldırmanızı ve dava açılacağını bildiriyor.
Masum editör her ne kadar haber kaynağını da belirtmiş olsa da o haber linki farklı bir içerikli sayfaya açıldığı için kopyalanan haber görünmüyor. Link doğru içerik farklı... 
Ve yukarıdaki benzer bir süreç işlese de burada masum haber editörünü kurtaran yayıncılık ilkesi "haberi kaldırdığınızda" konu kapanabildiği için süreç fazla uzatılmıyor.

****

BU YOLLA PARA KAZANANLARA CANLI ÖRNEK

“Hakaret etti” diyerek, zavallı insanları tazminata mahkum edenler hakkında yaşanılanları Sözcü'den Can Ataklı geçtiğimiz günlerde köşesine taşıdı.
Ataklı , iki gün üst üste yazdığı yazısında yasal dolandırıcılık olan uygulamada hukuk bürolarının nasıl bir uygulama ile çalışmalar yaptığını şu şekilde dile getirdi.
30 Eylül 2019 tarihli Sözcü'deki köşesinde "Şeytanın bile aklına gelmez” dersiniz ama yandaş TV'cinin aklına geliyor işte" başlıklı yazısında Can Ataklı şunları dile getirdi.
"Televizyonların ünlü bir yandaş sunucusu var.
Adını vermeme gerek yok.
Çünkü bu kişinin adından önce, yaptığı şeytanlık çok önemli.
Bu sunucumuz Türk Ceza Kanunu'nun 125/2 kapsamında suç duyuruları yapıyor.
Madde, “Sesli Yazılı veya Görüntülü Bir İleti ile Hakaret” ile ilgili.
Yandaş sunucumuz kendine yönelik hakaretlere karşı “boş durmamak” için suç duyurularında bulunmuş.
Suç duyurularında hakaretlere karşı “tazminat davası” açacağını da bildirmiş.
Buraya kadar sorun yok ve hukuken sıradan bir durum.
Şimdi gelelim “şeytanın bile aklına gelmeyecek” olan şeye.
Yandaş sunucumuz tam 18 bin kişi için yapmış bu suç duyurusunu.
İşte TCK'nın 125/2 maddesi bu aşamada önem kazanıyor.
Çünkü cumhuriyet savcıları bu şikayetler üzerine düzenledikleri evrakı “uzlaşma” kapsamında” olduğu için ‘Uzlaştırma Büroları'na gönderiyor.
Yandaş sunucunun avukat ekibi zaten bunu bekliyor.
Hemen tekliflerini hazırlıyorlar.
Suçlanan her kişiye “3 bin lira nakit ödemesi ve bir de özür dilekçesi yazması halinde davadan vazgeçileceği” bildiriliyor.
Uyanıklığı görüyor musunuz?


***
18 bin kişi.
Hepsi tuzağa düşüp 3'er bin lira ödeseler 54 milyon lira eder.
Yarısı 27 milyon.
Dörtte biri bile olsa 13.5 milyon eder.
Paranın yarısı avukatlarla kırışılsa bile bu sunucu ömrü hayatında bulamayacağı paraya kavuşuverir.
Her şey hukuki, her şey yasalara uygun.
Ahlaki ve vicdani değil.

****
Can Ataklı ikinci yazısında "Hakaret etti” diyerek, zavallı insanları söğüşlemek için özel bürolar kurulmuş" başlıklı yazısı ile bu tür tuzağın farklı boyunu, farklı örneklerle şu şekilde dile getiriyor

"Çok ünlü bir televizyon sunucusu anlattı.
Ama o yandaş yalaka takımından değil. Muhalefetin güçlü seslerinden biri.
“Bir ay kadar önce” dedi, “bir avukatlık bürosundan arayan kişi görüşmek istedi. Ben de kabul ettim, ziyaretime geldi” diye devam ettikten sonra gerisini şöyle getirdi;
“Adam geldi, hoş beş ettikten sonra sosyal medya hesabımı incelediklerini, bana yönelik çok sayıda hakaret içeren mesaj olduğunu gördüklerini söyledi. Bunun için kendilerine yetki verilmesi halinde hepsi için dava açabileceklerini, Uzlaşma Kurulu'nda yapılacak pazarlıklar sonucunda bu kişilerden alınacak paraları yüzde 50-50 paylaşabileceklerini belirtti.”
Ünlü televizyon sunucusu bu teklife çok şaşırmış.
“Peki” demiş, “millet aptal mı ki bu paraları versin?”
Avukat, “Aptallık değil, korku” demiş ve eklemiş; “Sizin arkanızda çok güçlü avukat ordusu olduğunu, sizinle baş edemeyeceğini düşünür pek çok kişi, böylece talep ettiğimiz parayı mutlaka verir.”
Muhalif sunucu, “Yok kalsın, bu yolla gelecek paranın bir hayrı olmaz” diyerek teklifi reddetmiş.
Demek ki bu konuda hizmet veren avukatlık büroları bile kurulmuş."

*****

Ataklı'nın ortaya çıkardığı bu yasal zeminli tuzak hakkında yazdığı yazıda bir çözüm önerisi de yer alıyor.
Denenebilecek öneri konusunda Can Ataklı şu cümlelere yer vermiş
"... Bu tezgah, aslında bir süredir uygulanıyormuş.
Bir yakınım, “Çok tanınmış bir kadın yazar, benim hakkımda da suç duyurusunda bulunmuştu” dedikten sonra “Ama ben istenilen rakamı vermedim, dava açılmasını istedim, tabii açamadılar” diye devam etti.
Çünkü tazminat davası açmak için de harç yatırılması gerekiyor.
O zaman astarı yüzünden pahalı hale geliyor.

*******
Yukarıdaki yazılara örnek olarak Takvim Gazetesi'de "Fatih Portakal'dan Adnan Oktar taktiği! Tam 430 kişi hakkında...." başlığı ile verilen haberde ; "Bu kapsamda, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Bilişim Suçları Bürosu bünyesinde 430 dosya oluştuğu öğrenildi. Dosyaların şikâyetçisi Fatih Portakal olurken şüphelileri ise Türkiye'nin dört bir tarafındaki sosyal medya kullanıcıları oldu. Hakaret suçu isnat edilen 430 şüphelinin dosyaları uzlaşmaya tabii bir dosya olduğu gerekçesiyle Uzlaştırma Bürosu'na gönderildi.
Bu bürodaki işlemler çerçevesinde şüphelileri arayan uzlaştırmacılar, Fatih Portakal ve avukatlarının 4 bin ila 5 bin lira arasında bir ödeme yapılması ve aynı sosyal medya platformundan özür dilenmesi karşılığında şikâyetlerini geri çekebileceklerini, bu şekilde dosyanın kapanabileceğini teklif etti."

YAŞAYAN VATANDAŞ ANLATIYOR
Gazete konu ile yaptığı haberde yaşayan bir vatandaşın sözlerini şöyle aktarıyor
"Fatih Portakal tarafından savcılığa şikâyet edilen Ahmet Gökçe, SABAH'a yaptığı açıklamada, "Bir sosyal medya platformunda Fatih Portakal'ın resminin altına bir arkadaşım tarafından yorum yapılmış. Ben de bu arkadaşımın yorumunun altına cevap yazdım. İlerleyen günlerde bulunduğum ildeki Emniyet güçlerinden telefonla ifadeye çağrıldım. İfademi verdim. Sonradan uzlaştırmacı olduğunu söyleyen bir kişi beni aradı. Bana Fatih Portakal'dan aynı sosyal medya platformunda özür dilemem ve 4 bin lira para vermem karşılığında dosyanın kapanacağını söyledi. Ben kanser tedavisi gören bir kişiyim. Bu parayı ödeyemeyeceğimi söyleyip telefonu kapattım. Şimdi ara ara e-devlet üzerinden dosyanın akıbetini takip ediyorum. Hayatımda karakola hiç gitmemiştim. Bu şikayet sebebiyle karakollara düşmüş olmanın üzüntüsünü yaşıyorum" dedi.."
Medyada yer alan bu yazılar bu tuzağın nasıl işlediğini ortaya çıkardı. Ve bu tuzağa en çok yorum yapanların düştüğü görüldü. Asgari 3 Bin TL'den başlayan tuzak bedelinin kişinin ünlü olma derecesine göre 5 - 6 Bin TL'ye kadar çıktığı, hatta daha uzlaşmaya düşmesi için limitte son sınıra kadar çıktığı da edinilen bilgiler arasında.
Artık yorum yaparken bu tuzağa düşmemek için çok dikkat etmek gerekiyor. Hem yorum yapmasanız ne olur.

Derleme : @bizdenoku