Kuzey Kıbrıs'ın Lefkoşa ilçesinde bulunan ve Kanlı Noel olaylarını anan bir müzedir.
4 Aralık 1963'te başlayan olayları takip eden, Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında görevli Binbaşı Nihat İlhan'ın evinin Akritas örgütüne bağlı Kıbrıslı Rum silahlı bir grup tarafından basılmasıyla gerçekleşen olaydan sonra müzeleştirildi ve 1 Ocak 1966 tarihinde ziyarete açıldı.
25-26 Aralık 1963'te Lefkoşa'da geçen olaylarda, Binbaşı Nihat İlhan'ın 2 ay önce yanlarına aldırdığı ailesinin içinde bulunduğu ev basılmış ve ailesi burada kurşuna dizilerek öldürülmüştür
Noel, Rumlar tarafından Türkleri acımasızca öldürerek kutlanıyordu. EOKA’cı Rumlar, 21 ve 22 Aralık günleri Ayvasıl köyünde cinayetlerine devam ederek daha sonraki yapılan kazılarda cesetleri bulunan 21 Türk’ü daha katlettiler. 300-400 civarı Türk, sayıları kendinden daha dazla olan EOKA’cı Rumlara karşı ellerindeki eski silahlarla canlarını kurtarma savaşı veriyorlardı. Bu katliamların en dehşet verici olanı ise, 24 Aralık 1963 gecesi Kumsal Mahallesi Şehit Mürevvet İlhan sokağındaki evde yaşandı.
Bu ev Kıbrıs Türk KuvvetIeri AIay doktoru EIazığIı Binbaşı Nihat İlhan’ın eviydi. EIi siIahIı gözü dönmüş RumIar gecenin bir vaktinde evin kapısına dayandıIar. Binbaşı Nihat İlhan, evde yoktu. 18 AraIık günü evinden çıkarak AIay’a gitmiş ve günlerdir evine dönememişti. GönyeIi ve KüçükkaymakIı’daki yaraIı TürkIerin yaraIarını sarıyor, onIara şifa dağıtıyordu. Nihat İIhan 6 ay önce Amerika’dan Türkiye’ye dönmüş, Haydarpaşa Askeri Hastanesinde göreve başIamış, çok geçmeden de tayini Kıbrıs’a çıkmıştı. GeIdikten 2,5 ay sonra da çocukIarını yanına aIdırmış, güvende oIsunIar diye KıbrısIı Türk AiIeIerin yanındaki bu evi tutmuştu.
Rumlar Saldırı İçin Lefkoşa Kumsal Bölgesinde
Pazartesi gecesi, yani bir gün evvelki 23 Aralık gecesi, ev sahibi Hasan Yusuf Gudum, karısı Feride Hasan Gudum, Meriç’li Ayşe Cankan, kucağında iki yaşındaki kızı Işıl Cankan ve Ayşe hanımın kız kardeşi Növber İbrahimoğlu daha güvenli olduğu düşüncesi ile Kıbrıs Türk Alayında görevli Tabip Binbaşı Nihat İlhan ile eşi Mürüvet hanımın evine sığınmışlardı.
Tarihler 24 Aralık 1963’ü gösteriyor. Günlerden salı. Yer Lefkoşa’nın Kumsal bölgesi, Mehmet Akif caddesi ve Mürüvet İlhan Sokak o günkü ismi İrfan Bey sokak. Hava kararmış saat akşam üstü 18.00 civarı. Hava sıcaklığı yaklaşık 80 derece. EOKA milisleri ile Yunan Subaylarının komutasındaki küçük bir Rum birlik makinalı, yarı makinalı tüfeklerle, tabancaları ile evin 120 metre kuzeyindeki Severis un fabrikasına mevzilenmiştir. Hasan Yusuf Gudum dışarıda gözcülük yaparken, Mürüvet hanım da çocuklarını bir şeyler yedirmiş, onları yatırmaya hazırlanıyordu. Evdeki komşu bayanlar ise hep birlikte yiyecek bir şeyler hazırlayıp masaya oturmuşlardı.
Kanlıdere’de Silah Sesleri
Evin batı tarafından geçen Kanlıdere’nin diğer kıyısından silah sesleri duyulmaya başladığı anda Hasan Bey büyük bir telaşla içeri girmiş ve “Rumlar bizi basıyor” diyerek heyecanlı bir şekilde bağırarak evdekileri uyarmıştı. Çok geçmeden Kanlı Dere tarafından eve kurşun yağmaya başladı. Yağmur gibi gelen kurşunlar karşısında, mutfağın önündeki yemek odasının tehlikeli olduğunu ve eve pencerelerden giren kurşunlardan kendilerini koruyamayacağını hisseden masum ve savunmasız dokuz insan, elektrikleri kapatarak evin güvenli olduğunu düşündükleri yerlere saklanmak çabası içine girerler.
Dr. İlhan’ın eşi Mürüvet Hanım, 6 aylık oğlu Hakanı, 6 yaşındaki oğlu Murat ile 4 yaşındaki Kutsi’yi de ellerinden sıkı sıkı tutarak evin sol arka köşesinde yer alan banyoya doğru koşar. Arkasından Növber hanım ve kucağında kızı Işıl’ı sıkı sıkı tutan Ayşe hanım ve Hasan dede, hep birlikte banyoya girerler ve saklanmaya çalışırlar. Kalın taş duvarları ve küçük de bir penceresi olan banyo gerçekten de iyi bir korugan gibidir. Üzerinde gri bir palto olan Mürüvet hanım, çizgili pijamalarını giymiş olan çocuklarını kucaklar ve hep birlikte banyo küvetinin içine uzanarak pencerelerden giren mermilerden kendilerini korumaya çalışır. Ayşe hanım, kucağında kızı Işıl ile sağ köşeye, lavabonun sağ tarafına çömelir. Növber hanım ise kapıyı eli ile sıkı sıkıya kapatabilmek için kapının hemen yanına sağ tarafa oturur. Ev sahibi Hasan Efendi eşi Feride Nine’yi tuvalete kapının arkasına saklar ve banyoya gelerek lavabonun sol tarafına büzüşür.
Tabip Tuğgeneral Nihat İlhan'ın Kıbrıs'taki evlerinde Rumlar tarafından katledilen eşi ve çocuklarına ait kişisel eşyalar - Harbiye Askeri Müzesi 2023 |
Rumlar Severis Un fabrikası üzerindeki makineli tüfeğin koruması altında evlere önce uzaktan ateş ederler. Özellikle de köşedeki beyaz tek katlı evin kuzeye bakan, kapının hemen yanındaki odasının pencerelerini ateş yağmuruna tutarlar, olmaya ki eve yaklaşırken o odada olan birisi kendilerine ateş edip vurabilir düşüncesi ile. Beyaz evden kendilerine karşı ateş açılmayınca daha da cesaretlenen Rum caniler, giriş kapısının önüne gelip kilidine ateş ederler ve sonra da tekmelerle kapıyı kırarak içeri girerler.
Ellerinde otomatik tüfek tutan iki cani, “Taksim istersiniz ha!” diye bağırarak her tarafa gelişi güzel ateş eder ve soldaki odaya çabucak göz attıktan sonra ileri seğirterek, önlerindeki kapıdan hole geçip soldaki yatak odasına yönelirler ve tekrar ateş etmeye başlarlar. İçlerindeki hınç önlerine çıkan her tür canlıyı öldürmelerini emrediyordu.
Bu odada işleri bitince hızla önlerindeki ara kapıdan geçip, mutfağın önündeki hole gelirler ve soldaki ikinci yatak odasına da ateş ederler. Yataklara, yatak altlarına ve dolaplara. Arkadaki grup da önce sağdaki misafir odasına dalar, sonra da ateş ederek mutfağa geçer. Ufacık banyo odasının içine sığınan masum ve savunmasız Türkler ise birbirlerine sarılmış Rumların kendilerini bulmaması için dualar ediyorlardı. Küvetin içinde Mürüvet hanım, üç çocuğuna sıkı sıkı sarılmış, bedenini siper etmişti. Ayşe hanım kızı Işıl’ı kolları ile sarmalamış, sırtını köşeye dayamış, lavabo ile köşe arasına sokulmuştu, Növber hanım, kapının açılmasına mani olabilmek için kapının dibine çökmüştü. Hasan dede de, o küçücük banyonun içinde, lavabonun sağ tarafı ile küvetin arasına büzüşmüştü. Nefes bile almıyorlardı. Sadece Allah’a dua ediyorlardı.
Tabip Tuğgeneral Nihat İlhan'ın Kıbrıs'taki evlerinde Rumlar tarafından katledilen eşi ve çocuklarına ait kişisel eşyalar - Harbiye Askeri Müzesi 2023 |
Kapıyı eli ile sıkı sıkı kapalı tutmaya çalışan Növber hanım, elinden kötü bir yara alır ve yana kaykılarak kapının önüne yığılır. Kapının tam karşısında yer alan banyo küvetinin içindeki Mürüvet hanım ve üç çocuğu ise küvetin içine yığılırlar. Kapıyı kırarcasına açmaya çalışan Rumlar, Növber hanımın kapının önüne yığılması nedeni ile kapıyı birazcık aralayabilirler ve o aralıktan sağa ve öne doğru tekrar ateş ederler. Vefakar anne ve çocukları o anda şehit olurlar. Etraf bir anda kan gölüne döndüğü için Rum caniler hepsini öldürdüklerini sanarak hemen yan taraftaki tuvalete yönelirler. Kapıyı açamazlar ama kontrplak kapıdan içeriye onlarca mermi sıkarlar.
Kapının arkasına saklanmış olan Feride nine başına isabet eden kurşunlar nedeni ile anında şehit olur ve yere yıkılır. İçeridekilerin öldüğüne inanan iki cani geri çekilir ve diğer üç cani de banyo kapısının önüne gelip sıra ile aralıktan içeriye ateş ederler. Acımasızca silahsız, korumasız ve masum insanlara ateş eden Rumların silahından çıkan kurşunlardan birisi, önce kızı Işıl’ın dizini parçalar sonra da Ayşe hanımın bir bacağından girip diğer bacağından çıkar. Ayşe hanımın ayağında büyük bir yara açılır. Feride nine ile banyoya çocukları ile saklanan Mürüvet hanım ve çocukları şehit olurken, Hasan Yusuf Gudum ile birlikte Ayşe hanım, kucağındaki kızı Işıl ve Növber hanım ağır yaralanırlar.
İngiliz gazetesi Daily Express gazetesinin iki muhabiri Rene ve Daniel Lefkoşa’nın Kumsal mahallesi İrfan bey sokağı 2 numaralı evine girdiklerinde, gördükleri korkunç manzaraları gazetelerine şu şekilde yansıtmışlardı:
“Kumsal mahallesi İrfan bey sokağı 2 numaralı eve girdiğimizde tüyler ürpertici bir manzara ile karşılaştık. Annenin saçları bir de çocuklarına sarılmış sağ kolu, kanlanmış parmakları… Bağrına, kalbine bastırıyor hala çocuklarını. Banyonun bir diğer köşesinde başka bir kadın vardı. Gözleri iri, kımıldayan tek tarafı o kalmış. Beline ayaklarına kurşun yemiş. Yanında iki yaşında bir çocuk var. Onunda ayaklarına kurşun sıkmışlar. Fakat ağzında emzik, gülümsüyor. Tavanda… Et kan pıhtıları sarkıyor. Yazamıyorum. Görmüyorum ki daktilonun tuşlarını, harflerin yerlerini… ”
Dünya basınına büyük zorluklar ile sızdırılan küvetteki cesetlerin görüntüsü, akıllardan silinmeyerek Kıbrıs Türklerine yapılan zulmün simgesi olmuştur. Bu vahşi olayın yaşandığı ev, bugün Lefkoşa’da Barbarlık Müzesi olarak ziyaretçilerini ağırlamaktadır.
** Kaynak - Gazikent
Derleme : Erol Kara - @bizdenoku
Social Plugin