
Boşanma davalarında davayı kim açarsa açsın sonuçta boşanmaya sebebiyet veren olayı ve bu olayda davalının ya da davacının kusurlu olup olmadığına bakılır. Boşanma davası için dava açan tarafın karşı tarafa oranla fazladan hiçbir avantajı yoktur. Aksine davalı da tıpkı davacı gibi nafaka, tazminat vb. diğer konularda hak ilan edebilir ve dava sürecinde bu taleplerini mahkemeye iletebilir
Zaman zaman "kişi boşanma davası açıyor ise, “boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı kusurludur” demek istenmektedir, gibi bir genelleme yaygın olsa da neticede boşanmaya karar verecek merci, yani mahkeme delillere, tanıklara, kişilerin savunma ve şikayetlerine bakacaktır.
Bunun temelinde yaşanan gizli gerçek, zina yapmış, eşinin huzursuz bir evliliğine enden olmuş, evine, ocağına sahip olmamış, şiddetin ayyuka çıktığı bir ailede kimse mahkemeye "ben suçluyum, tüm kabahat bende, eşimi bıktırdım, beni boşayın" diyerek mahkemeye müracaat etmez. Etse de dava reddolunur. Bundan daha az etkilenen taraf mahkemeye gider. Bu da yukarıda izah ettiğimiz o asılsız düşüncenin doğmasına neden olmuştur.
Tekrar edelim, "Boşanma davasını ilk açan kazanır” şeklindeki sözler tek cümle ile safsatadan ibarettir.
Haklı da olsa zaman zaman kaybeden tarafın haklılığı da işe yaramayacağı durumlar söz konusu olabilir bunun sebebi de bazı boşanma sebeplerinin belirli bir süreye tabi olmasıdır. Bu süreler geçtikten sonra özel sebebe dayalı dava açılması halinde dava red olunabilir.
Boşanma davasının gidişatını, kadın ve erkeğin evlilik akdi nedeniyle birbirlerine ve varsa çocuklarına karşı yükümlülükleri kimin yerine getirip getirmediği belirleyecektir.Boşanma davası açabilmeniz için ilgili delilleri mahkemeye sunduktan sonra deliller yoluyla haklılığınıza dair bir emare görülmezse boşanma davası açma talebiniz reddedilebilir.
Bununla birlikte davanın ikamet edilen yerde görülmesi isteniyorsa, bu davayı ilk açanın lehine olacaktır.
Sosyal Bağlantılar