
YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ
ESAS: 2013/17823
KARAR: 2013/25809
GEÇERSİZ TEBLİGAT
USULSÜZ TEBLİĞDE İCRA HAKİMİNE ŞİKAYET SÜRESİ
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde; örnek 7 numaralı ödeme emrinin borçluya 26.09.2012 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun, ödeme emri tebligatının usulüne uygun olmadığını belirterek, gecikmiş itirazları kabul edilerek takibin durdurulması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, öğrenme tarihine göre süresinde icra dosyasına itiraz edilmediğinden tebliğ tarihinin düzeltilmesinde hukuki yararı bulunmadığı, borçlunun gecikmiş itirazının kabulünü gerektirir bir delil bulunmadığı gerekçeleri ile şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Borçlunun icra mahkemesine başvurusu bu hali ile İİK.nun 16.maddesine dayalı tebliğ işleminin usulsüzlüğü şikayeti niteliğindedir. Borçlunun gecikmiş itiraz deyimini kullanması, HMK.nun 33.maddesi uyarınca hukuki nitelendirmenin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili değildir ( Hukuk Genel Kurulu’nun 05.06.2001 tarih ve 1991/12-258 esas 1991/344 karar sayılı kararı).
Nitekim, İİK.nun 65. maddesine dayanan gecikmiş itirazda, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak, muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde gecikmiş itirazda bulunacak kişinin mazeretini gösterir delillerle birlikte, esasla ilgili itirazlarını ve dayanaklarını, engelin kalktığı günden itibaren üç gün içinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir. Maddeden de anlaşılacağı üzere gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın yapılmış olmasıdır.
7201 Sayılı Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir.
Öte yandan, Hukuk Genel Kurulu'nun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258 Esas-1991/344 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “...usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gereklidir”. Borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 12.02.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez.
Ayrıca, borçlunun tebligattan haberdar olduğu tarihten itibaren takibin şekline göre yasal sürede icra dairesine itiraz etmemiş olması tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin incelenmesine engel teşkil etmez. Tebligatın usulsüzlüğünün tespiti halinde tebliğ tarihinin düzeltilmesi durumunda haciz uygulamasına başlanacağı tarih, mal beyanında bulunma tarihi veya varsa kesinleşmeden önce konulan hacizlerin kaldırılabileceği nedeniyle borçlunun şikayette hukuki yararı vardır (HGK'nun 27.06.2001 tarih ve 2001/12-543 E. 2001/560 K.).
O halde, mahkemece, borçlunun tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin şikayetinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi isabetsizdir.
Diğer yandan, HMK.nun 297. maddesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereğince hükümde “gerekçeli kararın yazıldığı tarihin” yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/07/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde; örnek 7 numaralı ödeme emrinin borçluya 26.09.2012 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun, ödeme emri tebligatının usulüne uygun olmadığını belirterek, gecikmiş itirazları kabul edilerek takibin durdurulması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, öğrenme tarihine göre süresinde icra dosyasına itiraz edilmediğinden tebliğ tarihinin düzeltilmesinde hukuki yararı bulunmadığı, borçlunun gecikmiş itirazının kabulünü gerektirir bir delil bulunmadığı gerekçeleri ile şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Borçlunun icra mahkemesine başvurusu bu hali ile İİK.nun 16.maddesine dayalı tebliğ işleminin usulsüzlüğü şikayeti niteliğindedir. Borçlunun gecikmiş itiraz deyimini kullanması, HMK.nun 33.maddesi uyarınca hukuki nitelendirmenin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili değildir ( Hukuk Genel Kurulu’nun 05.06.2001 tarih ve 1991/12-258 esas 1991/344 karar sayılı kararı).
Nitekim, İİK.nun 65. maddesine dayanan gecikmiş itirazda, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak, muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde gecikmiş itirazda bulunacak kişinin mazeretini gösterir delillerle birlikte, esasla ilgili itirazlarını ve dayanaklarını, engelin kalktığı günden itibaren üç gün içinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir. Maddeden de anlaşılacağı üzere gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın yapılmış olmasıdır.
7201 Sayılı Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir.
Öte yandan, Hukuk Genel Kurulu'nun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258 Esas-1991/344 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “...usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gereklidir”. Borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 12.02.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez.
Ayrıca, borçlunun tebligattan haberdar olduğu tarihten itibaren takibin şekline göre yasal sürede icra dairesine itiraz etmemiş olması tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin incelenmesine engel teşkil etmez. Tebligatın usulsüzlüğünün tespiti halinde tebliğ tarihinin düzeltilmesi durumunda haciz uygulamasına başlanacağı tarih, mal beyanında bulunma tarihi veya varsa kesinleşmeden önce konulan hacizlerin kaldırılabileceği nedeniyle borçlunun şikayette hukuki yararı vardır (HGK'nun 27.06.2001 tarih ve 2001/12-543 E. 2001/560 K.).
O halde, mahkemece, borçlunun tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin şikayetinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi isabetsizdir.
Diğer yandan, HMK.nun 297. maddesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereğince hükümde “gerekçeli kararın yazıldığı tarihin” yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/07/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
*******
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/887
K. 2016/13740
T. 10.5.2016
* İŞYERİ TEBLİGATI (İş Yeri Tebligatının Şirketin Yetkili Temsilcileri Olmaması Durumunda Çalışanına Yapılması Gerekirken Mahalle Muhtarına Verildiği Şirket Çalışanına İse Haber Verildiği/Tebligatın Bu Haliyle Usulsüz Olduğu - Mahkemece Borçlu Şirketin Usulsüz Tebligatı Öğrenme Tarihinin Tespit Edilerek Öğrenme Tarihine Göre Şikayet Süresinde İse Öğrenme Tarihi İtibariyle Tebligat Tarihinin Düzeltilmesine Karar Verilmesi Gerektiği)
* USULSÜZ TEBLİGAT (İş Yeri Tebligatının Şirketin Yetkili Temsilcileri Olmaması Durumunda Çalışanına Yapılması Gerekirken Mahalle Muhtarına Verildiği Şirket Çalışanına İse Haber Verildiği/Mahkemece Borçlu Şirketin Usulsüz Tebligatı Öğrenme Tarihinin Tespit Edilerek Öğrenme Tarihine Göre Şikayet Süresinde İse Öğrenme Tarihi İtibariyle Tebligat Tarihinin Düzeltilmesine Karar Verileceği)
* ÖDEME EMRİ TEBLİĞ İŞLEMİNİN USULSÜZLÜĞÜ (Şikayetin Usulsüz Tebliğ İşleminin Öğrenildiği Tarihten İtibaren 7 Günlük Süre İçinde İcra Mahkemesine Yapılmasının Zorunlu Olduğu)
2004/m.16
7201/m.12,13,32
ÖZET : Dava, usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. İş yeri tebligatının şirketin yetkili temsilcileri olmaması durumunda çalışanına yapılması (yani teslimi) gerekirken, mahalle muhtarına verildiği, şirket çalışanına ise haber verildiği, tebligatın bu haliyle TK'nun 12 ve 13. maddelerine aykırı olarak yapıldığı ve dolayısıyla usulsüz olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, borçlu şirketin usulsüz tebligatı öğrenme tarihinin tespit edilerek, öğrenme tarihine göre şikayet süresinde ise, öğrenme tarihi itibariyle tebligat tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Alacaklı tarafından borçlu aleyhine genel haciz yolu ile ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun usulsüz tebligat şikayetiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece tebliğ işleminin usulüne uygun olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması zorunludur.
Somut olayda, borçlu şirkete çıkartılan şikayete konu ödeme emrinin; "İş yerinde tebligatı alacak yetkili bulunmadığından tebligat mahalle muhtarına tebliğ edildi. 2 numaralı haber kağıdı çalışana verildi, çalışana haber verildi." şerhiyle tebliğ edildiği, anılan tebligatın şirketin yetkili temsilcileri olmaması durumunda çalışanına yapılması (yani teslimi) gerekirken, mahalle muhtarına verildiği, şirket çalışanına ise haber verildiği, tebligatın bu haliyle TK'nun 12 ve 13. maddelerine aykırı olarak yapıldığı ve dolayısıyla usulsüz olduğu anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece, TK'nun 32. maddesi uyarınca, borçlu şirketin usulsüz tebligatı öğrenme tarihinin tespit edilerek, öğrenme tarihine göre şikayet süresinde ise, öğrenme tarihi itibariyle tebligat tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
*******
T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
Esas No:2015/33471
Karar No:2016/11161
K. Tarihi:14.4.2016
Özet:
usulsüz tebligata ilişkin şikayetin, İİK.nun 16/1. maddesi uyarınca borçlunun tebligatın usulsüzlüğünden haberdar olduğu tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklının borçlu hakkında genel haciz yolu ile başlattığı ilamsız icra takibinde borçlu vekili, ödeme emri tebligatlarının usulsüz olduğunu ileri sürerek, tebligat tarihinin öğrenme tarihi olan 18.03.2014 olarak düzeltilmesine ve takibin iptaline karar verilmesi istemi ile icra mahkemesine başvurmuş, mahkemece, borçlunun 18.10.2012 tarihinde yaptığı harici ödeme ile icra takibinden haberdar olduğu ve dolayısıyla şikayetin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
7201 sayılı Kanun'un 32.maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ, mutlaka batıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacaktır (HGK'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E. - 1991/344 K. sayılı kararı). Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için usulsüz de olsa bir tebligatın varlığı ön koşuldur. Eş söyleyişle, henüz ortada usulüne uygun olmayan bir tebligat dahi bulunmazken, böyle bir tebligatın gönderileceği öğrenilmiş olsa bile, bu şekilde sonraki bir tarihte yapılacak tebligata muttali olunduğunun kabulüne olanak yoktur. Usulsüz tebligatın yapıldığı tarihten sonraki bir tarihte gerçekleşen ittıla ile ancak bu tebligat geçerli sayılabilecektir.
Diğer taraftan, usulsüz tebligata ilişkin şikayetin, İİK.nun 16/1. maddesi uyarınca borçlunun tebligatın usulsüzlüğünden haberdar olduğu tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir.
Somut olayda, borçluya 05.04.2012 tarihinde ilk ödeme emri tebliğ edildikten sonra alacaklı vekilinin, tebligatın yasada belirtilen şekilde yapılmadığından bahisle "...ödeme emrinin usulü dairesinde yeniden tebliğe çıkartılmasını..." talep etmesi üzerine icra müdürlüğünce borçluya çıkarılan ödeme emrinin 08.03.2013 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Borçlu vekilinin 18.03.2014 tarihinde takip dosyasının fotokopisini aldığı ve icra mahkemesi nezdinde 25.03.2014 tarihinde eldeki şikayet başvurusunda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Dairemizin istikrar kazanan uygulama ve içtihatlarına göre, ikinci kez ödeme emri tebliğ edilmesi borçluya yeniden itiraz ve şikayet hakkı verir. İcra ve mahkeme dosyaları kapsamına göre, borçlunun usulsüz olduğunu ileri sürdüğü 08.03.2013 tebligat tarihinden sonra ve öğrenme tarihi olarak beyan ettiği 18.03.2014 tarihi öncesinde, ödeme emri ve takipten haberdar olduğuna ilişkin yazılı veya borçlunun ikrarını içeren bir belge de bulunmamaktadır. Bu durumda, borçlunun beyan ettiği öğrenme tarihi olan 18.03.2014 tarihine nazaran 25.03.2014 tarihinde yaptığı usulsüz tebligat şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük sürededir. Buna göre, usulsüzlüğü iddia edilen 08.03.2013 tarihinde yapılan tebligattan önce, bu tebligata ıttıla edildiğine yönelik mahkeme gerekçesinde isabet bulunmamaktadır.
O halde mahkemece; borçlunun usulsüz tebligat şikayeti ve ileri sürdüğü takibin iptaline yönelik diğer iddialarının yöntemine uygun olarak incelenmek sureti ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, somut olaya uygun bulunmayan gerekçeye dayalı olarak şikayetin süreden reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
******
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/3935
K. 2015/5133
T. 9.3.2015
7201/m. 32
2004/m. 16
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Alacaklı tarafından borçlu şirket hakkında başlatılan cari hesap bakiyesine dayalı genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde, borçlu 12.6.2014 tarihinde icra mahkemesine başvururusunda, borçluya gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 12.6.2014 olarak düzeltilmesini talep etmiş, mahkemece tebligatın usulsüz olduğu ve borçluya yapılan kıymet takdir raporu tebligatının da usulsüz olması nedeniyle kıymet takdiri raporu tebliğ tarihinin de öğrenme tarihi olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle şikayetin kabulü ile ödeme emrinin 12.6.2014'te tebliğ edilmiş sayılmasına karar verilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Borçlunun kendisine gönderilen tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması "şikayet" niteliğindedir. İİK'nun 16/1. maddesi gereğince de şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunludur.
Somut olayda, borçluya ödeme emri tebligatı dışında kıymet takdiri raporunun da tebliğ edildiği, borçlunun şikayet dilekçesinde kıymet takdir raporu tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik bir iddiasının bulunmadığı anlaşılmıştır. Buna göre, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince borçlunun ödeme emrinden en geç kıymet takdir raporunun tebliğ edildiği 26.5.2014 tarihinde haberdar olduğu kabul edilmelidir.
O halde mahkemece, borçlunun ödeme emri tebliğinden haberdar olduğu 26.5.2014 tarihinden itibaren 7 günlük süreden çok sonra 12.6.2014 tarihinde icra mahkemesine yaptığı usülsüz tebligat şikayetinin, IİK.nun 16/1.maddesi kapsamında 7 günlük hak düşürücü sürede yapılmaması nedeniyle reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.
********
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2014/27652
K. 2015/1372
T. 21.1.2015
2004/m. 16, 168
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Asye Parlak tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Borçlu, alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan takip üzerine icra mahkemesine başvurusunda, yetkili yerin Beykoz İcra Daireleri ve mahkemesi olduğunu, ayrıca takibe konu bonoların bedelinin ödenmesi sebebiyle borca itiraz ettiğini ileri sürerek takibin iptalini talep etmiş, mahkemece, tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulüyle ıttıla tarihinin 20.3.2014 olarak düzeltilmesine, yetkiye ve borca itirazın ise reddine karar verildiği görülmektedir.
Başvuru bu hali ile yetkiye ve borca itiraza dair olup, İİK'nun 168/5. maddesi uyarınca bu itirazın 5 günlük sürede yapılması gerekmektedir.
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiası "şikayet" niteliğinde olup, İİK.nun 16/1.maddesi gereğince 7 günlük süreye tabi olduğundan, ileri sürülmediği takdirde mahkemece resen nazara alınamaz.
Somut olayda, borçluya örnek 10 ödeme emrinin 12.3.2014 tarihinde tebliğ edildiği, başvurunun ise 25.3.2014 tarihinde yapıldığı görülmektedir. Borçlunun icra mahkemesine sunduğu itiraz dilekçesinde, tebligatın usulsüzlüğüne yönelik bir şikayette bulunmadığı halde mahkemece bu hususun resen incelenerek tebliğ tarihinin düzeltildiği ve düzeltilen tebliğ tarihine göre yetkiye ve borca itirazların esastan incelenerek reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
O halde mahkemece, şikayetçi tarafından tebligat usulsüzlüğünün ileri sürülmediği, bu durumda ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihe göre itirazların İİK'nun 168/5. maddesi uyarınca 5 günlük sürede yapılmadığı gözetilerek istemin süre aşımı sebebiyle reddi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı gerekçe ile reddi isabetsiz olup, kararın bu sebeple bozulması gerekir ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru olan kararın onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK'nun 366. ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca ONANMASINA, alınması gereken 27,70 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sosyal Bağlantılar