Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

BizdenOku - Doğru Bilgi

İcra Takibi Bildirimsiz Olur mu ?


Kanundaki boşluk kavramını hemen hemen herkes duymuştur. Bir çok kanun maddesinin farklı yorumlara sebep vererek farklı sonuçlara sebep olduğu bilinmektedir. Bir çok hukukçu,"kanunda böyle bir madde yok" "bunu nereden buldular" "böyle bir karar mı var" "kanunun neresinde bu söylediğiniz var" "kanuna uymayan karar verildi" tarzı sözlerin de sıkça duyulduğu bilinmektedir. Her ne kadar "kanunu bilmemek mazeret değil" denilse de binlerce kanun arasında en profesyonel bir hukukçu bile bilemediği maddelerle karşı karşıya kalabilmektedir.. Kaldı ki, sürekli değiştirilen kanunlar, bunlara bağlı çıkartılan yönetmelikler, sık sık meclis gündemine getirilen kanun tasarılarının kamuoyu ile paylaşılmasıyla sanki kanunlaşmış gibi kabul görmesine kadar dile getirilmesiyle "kanunların tamamen bilinir" "bilinmeli" "bilmeliydiler" "bilseydiniz"sözcükleriyle geçiştirilme hakkını vermemektedir.
Borçlu bir kimse borcunu ödemediği için icraya verilmeden önce bir ihtarname ile uyarılır. Uyarısı sonrası ödeme yapılmazsa icra takibi başlar. İcra takibinin kesinleşmesi de ödeme emrinin borçluya tebliği ile kesinleşmiş olur, kuralı bile ortada iken bilhassa trafik, otoyol geçişleri gibi ücretleri ödemeden geçenlerin direk icraya verilmesi de bu şekilde kabul görmeme özelliği taşımalıdır.

HGS borcunu ödemeden icraya verilen bir vatandaşın açtığı davada karar veren Asliye Hukuk Mahkemesindeki şu cümleler bildirimsiz cezanın verilmeyeceğinin kesin kanıtıdır. Kararda “Tüketici geçiş ihlalini bilebilecek konumda olsa da ödemesi yaptırılan ceza miktarına ilişkin tüketiciye gerekli bildirim ve ihtarın yapılması gerektiği, bildirim yapılmadan cezanın tüketiciye tahakkuk ettirilemeyeceği, bu bildirimin hukuk ve sosyal devlet ilkesinin bir gereği olduğu ayrıca THK’nın ruhuna ve münderecatına uygun olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilerek hüküm kurmak gerekmiştir” denilerek icra takibinin muhatabı durumuna düşürülen vatandaşa yapılan uygulanmanın ne kadar haksız olduğu da ortaya çıkmıştır. Pekala, ilk derece mahkemesinin verdiği bu kararın temelinde ne yatmaktadır. Yukarıda da değindiğimiz gibi borcundan kesin haberdar olan, ödemediği için alacaklı tarafından icraya verileceğini bilen bir kimse için öncelikle ihtar çekildiği kararının özü öncelik taşımaktadır. 

Zaten kararda değinilen "Tüketici geçiş ihlalini bilebilecek konumda olsa da " sözü bunu doğrulamaktadır. Kısaca usul esastan gelen ilkesi doğrultusunda tüm borçlar için kanunda yer alsa da almasa da, uygulamada olan icra takibine geçilmeden önce vatandaşa ihtar çekilmesi, bildirim yapılması zorunluluğu her borcun ödenmesi için icraya geçilmeden önce yerine getirilmesi gereken "bildirimin yapılması" şartı uygulanmalıdır. Bu arada, yapılan sözleşmede yer alan "borç ödenmediği takdirde ayrıca uyarı gerektirmeden icra takibine geçilir" tazında bir madde yer almış ve taraflar bunu kabul etmişse ayrıca bildirime gerek olmadan icra takibi açılması hukuka aykırı değildir. 

Bununla birlikte "alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede  yahut resmî dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenitse" ihtar çekilmesine gerek olmadığı da göz önüne alınmalıdır.

Buna verebileceğimiz en iyi örnek; Bina aidatını ödemeyenlere ihtar çekilmesine gerek olmaıdğı yönündedir. Zira burada,  kişiler aidatlarla finanse edilen bir takım hizmetleri almalarının karşılığı olarak Kat Malikleri Kurulunca belirlenen aidat miktarını ödemekle yükümlüdürler. Ödemeyen kişiler için icra takibinden önce ihtar gönderme zorunluluğu yoktur. Bu da Kat Mülkiyeti Kanunun 37i maddesinin son bendinde geçen ‘’Kesinleşen işletme projeleri veya kat malikleri kurulunun işletme giderleri ile ilgili kararları, İcra ve İflas Kanununun 68 inci maddesinin 1 inci fıkrasında belirtilen belgelerden sayılır.’’ kuralıyla kesinleşmiştir.