Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

BizdenOku - Doğru Bilgi

Borçlunun Yakınlarına İhbarname Gönderilmesi Suç Mudur?

“İcra Müdürlükleri tarafından ilgili kişilerin yakınlarına haciz ihbarnamesi gönderilmesi” hakkında Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 17/09/2020 tarih ve 2020/710 sayılı Karar Özeti

Karar Tarihi : 17/09/2020
Karar No : 2020/710
Konu Özeti : İcra dosyasının tarafı olan ilgili kişilerin icra takibi ile ilgisi bulunmayan akrabalarına İcra Müdürlükleri tarafından haciz ihbarnamesi gönderilmesi

Kuruma intikal eden şikâyet başvurusunda, ilgili kişiler hakkında yürütülen icra takibi esnasında söz konusu icra takibi ile ilgisi bulunmayan, borçlu durumunda olmayan akrabalarının kişisel bilgilerinin araştırılması, adres ve kimlik bilgilerinin İcra Müdürlüğünün görevi kapsamında bulunmadığı halde tespit edilmesi ve bu çerçevede kişisel verilerinin hukuka aykırı bir şekilde akrabaları ile paylaşılmasının 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununa (Kanun) aykırılık teşkil ettiği ifade edilerek İcra Müdürlükleri hakkında gereğinin yapılması talep edilmiştir.
Bahse konu şikâyet dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden ilgili kişiler tarafından veri sorumlusuna kişisel verilerinin hukuka aykırı bir şekilde akrabaları ile paylaşılması hakkında bilgi talebi ile başvuruda bulunulduğu, veri sorumlusunun cevabi yazısında ise, “Alacaklı vekili tarafından bildirilen üçüncü şahıslara İcra ve İflas Kanunu (İİK) 89/1 Haciz ihbarnamesi gönderilmiş olup, haciz ihbarnamesi alacaklı ve borçlu dışında bulunan bütün üçüncü şahısları kapsamakta olduğundan Müdürlüğümüzce yapılan işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır…” ifadelerine yer verildiği görülmüştür.
Konuya ilişkin olarak yapılan değerlendirme neticesinde Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 17/09/2020 tarih ve 2020/710 sayılı Kararı ile,
Kanunun “Kişisel Verilerin İşlenme Şartları” başlıklı 5 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasında kişisel verilerin ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemeyeceğinin, (2) numaralı fıkrasında ise kişisel verilerin kanunlarda açıkça öngörülmesi, fiili imkânsızlık nedeniyle rızasını açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasına hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin kendisinin ya da bir başkasının hayatı veya beden bütünlüğünün korunması için zorunlu olması, bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğrudan doğruya ilgili olması kaydıyla, sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması, veri sorumlusunun hukuki yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için zorunlu olması, ilgili kişinin kendisi tarafından alenileştirilmiş olması, bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması, ilgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması şartlarından birinin varlığı hâlinde, ilgili kişinin açık rızası aranmaksızın işlenmesinin mümkün olduğunun hüküm altına alındığı,
İcra ve İflas Hukuku gereğince iflası talep edilen borçluya ilişkin hak ve borçların ancak yetkili devlet organlarına başvuru yoluyla ve yasal düzenlemelerde gösterilen usuller çerçevesinde cebrî olarak takip edilebildiği, haczin, kural olarak kesinleşmiş bir icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için bu yolda talepte bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara icra dairesi tarafından hukuken el konulması olarak tanımlandığı, söz konusu mal ve hakların borçlunun elinde olabileceği gibi üçüncü bir kişide de bulunabileceği, borçluya ait olmakla beraber üçüncü kişilerde bulunan hak ve alacakların haczinin İcra ve İflas Kanununun (İİK) 89 uncu maddesinde düzenlendiği,
Anılan maddede; “Hamiline ait olmayan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmayan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödeyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Haciz ihbarnamesi). Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2, 3 ve 4 üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir. Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur. Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa on beş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir…” hükmüne yer verildiği,
Borçlunun üçüncü kişilerdeki mal ve alacakları için İcra Müdürlüğünce el koyma imkânı bulunduğundan, üçüncü kişilerin bünyesinde bulunan mal ve alacakların haczinde, haczin etkisiz bırakılmasının önlenmesi amacıyla İİK’nın 89 uncu maddesinde yer alan kuralların düzenlendiği, bu hususta ilgili maddenin İcra Müdürlüğü tarafından uygulanabilecek usulü ve alacaklı ile üçüncü kişinin başvurabileceği imkânları düzenlediği, İİK’nın 89 uncu maddesinin borçlunun üçüncü kişilerdeki mal ve alacaklarının nasıl haczedileceğinden ziyade, yapılan haczin korunmasına yönelik muhafaza tedbirlerini düzenlediği, borçlunun üçüncü kişilerdeki alacağı kavramına; maaş veya ücreti, borçlunun bir bankadaki mevduatı, üçüncü kişiye ödünç vermiş olduğu para, satmış olduğu malın satış bedeli, kiraladığı taşınmazın kira bedeli, borçlunun bir şirketteki kâr veya tasfiye payı, taraf bulunduğu cari hesap sözleşmesinde diğer taraftan alacaklı olduğu hesap bakiyesinin örnek olarak gösterilebildiği,
Benzer nitelikte bir olayda, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 15.04.2013 tarihli ve E:2013/5621 K:2013/14186 sayılı kararında, " ... Buna göre kural olarak icra müdürünün haciz talebini yerine getirme konusunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmadığının kabulü gerekir. ... Görüldüğü gibi burada tanınan takdir yetkisi, İİK’nın 82. maddesi kapsamında malın haczi kabil olup olmadığı ile sınırlı olup, icra müdürünün bunun dışında, örneğin malın 3. kişiye ait olduğu ya da somut olayda olduğu gibi haciz ihbarnamesi gönderilmesi istenen kişilerin borçluya nazaran 3. kişi sayılamayacakları gerekçesi ile haciz talebinin veya haciz ihbarı gönderilmesi isteminin yerine getirilmesi konusunda herhangi bir takdir yetkisinin bulunmadığı tartışmasızdır. Haczi talep edilen malın üçüncü kişiye ait olduğunun iddia edilmesi halinde istihkak prosedürünün uygulanacağı ya da kendisine haciz ihbarı gönderilen kişinin 3. kişi olmadığı yönündeki iddiasını İİK’nın 16. maddesi uyarınca şikayet yoluyla icra mahkemesinde ileri sürebileceği tabidir. ..." şeklinde açıklamalara yer verilerek, haciz ihbarnamesi gönderilmesi istenen kişilerin borçluya nazaran üçüncü kişi sayılamayacakları gerekçesi ile haciz ihbarı gönderilmesi isteminin yerine getirilmesi konusunda İcra Müdürünün herhangi bir takdir yetkisinin bulunmadığı hususunun vurgulandığı
değerlendirmelerinden hareketle;
İlgili kişilerin kişisel verilerinin üçüncü kişilerle paylaşılması hususuna ilişkin olarak; İcra ve İflas Kanununun 89 uncu maddesi kapsamında borçlunun üçüncü kişilerdeki alacağının tahsili amacıyla alacaklı tarafından bildirilen gerçek veya tüzel kişilere İcra Müdürlüklerince birinci haciz ihbarnamesi gönderilmesinde hukuken engel bulunmadığına, İcra Müdürlükleri nezdinde gerçekleştirilen ilgili kişilerin kişisel verilerinin işlenmesi faaliyetinin Kanunun 5 inci maddesinin (2) numaralı fıkrası kapsamında ‘Kanunlarda açıkça öngörülme’ şartına dayanılarak gerçekleştirildiğine, bu çerçevede söz konusu başvuruya ilişkin olarak Kanun kapsamında yapılacak bir işlem bulunmadığına karar verilmiştir.

Kaynak : KVKK  

***************

“Bankanın avukatı tarafından borçlu yakını olan ilgili kişiye haciz ihbarnamesi gönderilmesi suretiyle kişisel verilerinin işlenmesi hakkında” Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 21/10/2021 tarihli ve 2021/1069 sayılı Karar Özeti

Karar Tarihi : 21/10/2021
Karar No : 2021/1069
Konu Özeti : Bankanın avukatı tarafından borçlu yakını olan ilgili kişiye haciz ihbarnamesi gönderilmesi suretiyle kişisel verilerinin işlenmesi
 
İlgili kişinin Kuruma intikal eden şikâyetinde özetle; borçlu yakını olarak bir Banka avukatınca kendisine İcra İflas Kanunu’nun 89’uncu maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamında gönderilen haciz ihbarnamesi ile kişisel verilerinin açık rızası alınmaksızın ihbarnamede yer alan üçüncü kişilerle paylaşıldığını tespit ettiği ve bu konuya ilişkin olarak hem Banka’ya hem de Banka avukatına başvurulduğu belirtilerek veri sorumlusu hakkında gereğinin yapılması talep edilmiştir.

Konuya ilişkin başlatılan inceleme çerçevesinde hem Banka’nın hem Banka Avukatının savunması talep edilmiş olup Banka tarafından Kuruma intikal eden cevabi yazıda özetle;

Banka’nın alacağını tahsil etmek amacıyla 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun (Kanun) 4’üncü maddesinde yer alan işlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma ilkesine uygun olarak yasal takip ve diğer hukuki işlemler için gerekli kişisel verileri işlediği,
Söz konusu kişisel verilerin Kanun’un 5’inci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (a) ve (ç) bentleri uyarınca kanunlarda açıkça öngörülmesi ve veri sorumlusunun hukuki yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için zorunlu olması hukuki sebeplerine dayanılarak Banka’nın sözleşmeli avukatına aktarıldığı,
Gerek ilgili kişi gerek birinci haciz ihbarnamesi gönderilen üçüncü kişilere ait hiçbir kişisel verinin Banka tarafından paylaşılmadığı,
İcra İflas Kanunu’nun 89’uncu maddesinde borçluya ait olmakla beraber üçüncü kişilerde bulunan hak ve alacakların haczinin düzenlendiği, birinci haciz ihbarnamesinin alacaklı vekilinin bildirdiği kişilere İcra Müdürlüklerince gönderildiği,
Düzenlenen ve gönderilen birinci haciz ihbarnamesinin İcra Müdürlüğü tarafından bizzat düzenlendiği ve gönderildiği, bankanın sözleşmeli avukatının ihbarnameye müdahale imkânı olmadığı, ihbarnamenin elektronik imzalandığı, Banka’nın şikayet konusu hususta herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı,
İlgili kişinin ürün ve hizmetleri kullanması nedeniyle başvurusu sırasında elde edilen kimlik bilgileri, iletişim bilgileri, finans bilgileri, müşteri işlem bilgileri kategorisindeki kişisel verilerinin Kanun’un 5’inci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (c) bendi uyarınca bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğrudan doğruya ilgili olması kaydıyla, sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması hukuki sebebine dayalı olarak başvurulan ürün ve hizmetleri (vadesiz TL, ATM kartı, fastpay, internet/mobil bankacılığı yetkisi, sigorta, maaş ödemesi, fatura ödemesi, EFT işlemleri) sunabilmek amacıyla işlendiği,
Müşteriye sunulan aydınlatma metninde kişisel verilerin hangi amaç ve sebeplerle işlendiğinin belirtildiği 
ifade edilmiştir.

Bankanın avukatı tarafından Kuruma intikal eden cevabi yazıda ise özetle;

Borçlunun borcunu ödememesi sebebiyle kendisine ihbarname gönderildiği, ihbarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine müvekkili Banka’nın alacağını tahsil amacıyla borçlu hakkında icra takibi başlatıldığı, borcun ödenmemesi üzerine icra müdürlüğünden haciz işlemlerinin başlatılması için talepte bulunulduğu, ancak yapılan sorgular neticesinde borçlunun SGK, araç ve tapu kaydının pasif olduğunun tespit edildiği,
Borçlunun üçüncü şahıslarda olan alacaklarının haczi için bankalara İcra İflas Kanunu’nun 89’uncu maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamında haciz ihbarnamesi gönderildiği ve bankalardan olumsuz cevapların geldiği,
Menkul malların haczedilmesi için borçlunun adresine hacze gidildiği ancak adresten ayrıldığının tespit edildiği,
Menkul haczinden sonra borçlunun MERNİS kaydını düşürdüğü ve şu anda MERNİS adresinin bulunmadığının UYAP sorgu sonucuyla sabit olduğu,
Diğer tüm girişimlerin olumsuz çıkması sonucunda, müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla borçlunun hak ve alacaklarının haczi için yapılan rutin işlemler arasında yer alan üçüncü kişilere haciz ihbarnamesi gönderilmesinin İcra Müdürlüğü'nden talep edildiği,
Bu talebin hukuki gerekçesinin, para alış verişlerinin aile bireyleri arasında çok sık rastlanılması ve ayrıca rızai miras sözleşmelerine çok sık rastlanılmasından kaynaklandığı,
İcra müdürlüğü tarafından talebin uygun görülerek üçüncü kişilere İcra İflas Kanunu’nun 89’uncu maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamında haciz ihbarnamesi hazırlandığı ve gönderildiği,
Haciz müzekkeresi icra müdürlüğü tarafından, matbu şablon müzekkere örneği üzerinden hazırlanmış olduğundan üçüncü kişilerin tamamına aynı müzekkere içerisinde haciz ihbarnamesi gönderildiği,
Yapılan işlemlerin tamamında İcra Müdürlüğünün karar ve onayı olduğu,
İcra müdürlüğünce hazırlanan haciz ihbarnamesinin, üçüncü kişilere Kanun’un 5’inci maddesinin (2) numaralı fıkrası kapsamında kanunlarda açıkça öngörülme şartına uygun olarak gönderildiği,
İcra Müdürlüğü tarafından hazırlanıp gönderilen haciz ihbarnamesi haricinde üçüncü kişiler hakkında başka bir işlem yapılmadığı, bu nedenle kişisel verilerin işlenmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı ve müştekinin icra dosyasında taraf olarak yer almadığı için kişisel verilerin depo edilmesi gibi bir durumun da oluşmadığı
İlgili kişi tarafından İcra Müdürlüğünce gönderilen haciz ihbarnamesine cevaben borçlunun kendisinde herhangi bir alacağı bulunmadığına ilişkin beyan dilekçesinin icra dosyasına sunulduğu, bu cevaba istinaden haciz ihbarnamesinin fekki için talepte bulunulduğu ve İcra Müdürlüğünce fek müzekkeresi hazırlanarak üçüncü kişilere tebliğ edildiği, bu nedenle kişisel verilerin saklanması, imha edilmemesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı ve hiçbir kişisel verinin saklanmadığı
ifade edilmiştir.

Konuya ilişkin yapılan inceleme neticesinde, Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 21/10/2021 tarih ve 2021/1069 sayılı Kararı ile;

Kanun’un amacının kişisel verilerin işlenmesinde başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak ve kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esasları düzenlemek olduğu, Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3’üncü maddesinde “ilgili kişi”nin, kişisel verisi işlenen gerçek kişi; “veri sorumlusu”nun ise kişisel verilerin işleme amaçlarını ve vasıtalarını belirleyen, veri kayıt sisteminin kurulmasından ve yönetilmesinden sorumlu olan gerçek veya tüzel kişi olarak tanımlandığı,
Kişisel verilerin hangi amaç ve vasıtayla işleneceğini belirleyip veri kayıt sisteminin kurulmasından ve yönetilmesinden sorumlu olduğu tanımından hareketle somut olayda İcra İflas Kanunu’nun 89’uncu maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamında düzenlenen haciz ihbarnamesinde yer alan üçüncü kişilerin alacaklı vekili tarafından icra müdürlüğüne bildirilmesi nedeniyle veri sorumlusunun Banka Avukatı olduğunun görüldüğü,
Kanun’un “Kişisel Verilerin İşlenme Şartları” başlıklı 5’inci maddesinin (1) numaralı fıkrasında kişisel verilerin ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemeyeceği, (2) numaralı fıkrasında ise kanunlarda açıkça öngörülmesi; fiili imkânsızlık nedeniyle rızasını açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasına hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin kendisinin ya da bir başkasının hayatı veya beden bütünlüğünün korunması için zorunlu olması; bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğrudan doğruya ilgili olması kaydıyla, sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması; veri sorumlusunun hukuki yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için zorunlu olması; ilgili kişinin kendisi tarafından alenileştirilmiş olması; bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması ve ilgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması şartlarından birinin varlığı hâlinde, ilgili kişinin açık rızası aranmaksızın kişisel verilerin işlenmesinin mümkün olduğu hükmünün yer aldığı,
İcra İflas Kanunu’nun 89’uncu maddesinde “ (1) Hamiline ait olmıyan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmıyan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödiyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Haciz ihbarnamesi). Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2, 3 ve 4’üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir. (2) Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur. ” hükmünün yer aldığı,
Bu kapsamda, veri sorumlusunun vekili olduğu Banka adına borçlu tarafın yakınlarına 89/1 haciz ihbarnamesi göndermesinde, Bankanın haklarını ve menfaatlerini korumak amacıyla hareket ettiği, bu anlamda Avukatlık Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükleri ve yürütmekte olduğu icra işlemleri bakımından İcra İflas Kanunu ve ikincil mevzuat düzenlemelerinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmek amacıyla ilgili birim/mercilere bildirme yetkisi olduğu ve bu bağlamda işlediği kişisel verilerin Kanun’un 5’ inci maddesinin (2) numaralı fıkrası çerçevesinde ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlemesinin kanuna uygun olacağı kanaatine varıldığı
değerlendirmelerden hareketle;

Bankanın somut olayda veri sorumlusu olmaması nedeniyle Kanun kapsamında hakkında yapılacak bir işlem olmadığına,
Avukat tarafından vekili olduğu bankanın alacağını tahsil etmek amacı ile yürütmekle yükümlü olduğu işlemlerin tesisi için üçüncü kişilere İcra ve İflas Kanunu’nun 89’uncu maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamında haciz ihbarnamesi gönderilmesi amacıyla ilgili kişinin adı, soyadı, kimlik numarası ve adres bilgisinin işlenmesi Kanun’un 5’inci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (e) bendinde yer alan “bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması hükmü” kapsamında Kanuna uygun olduğu değerlendirildiğinden söz konusu şikâyet ile ilgili olarak veri sorumlusu Avukat hakkında da Kanun kapsamında tesis edilecek bir işlem olmadığına
karar verilmiştir.

Kaynak : KVKK