Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

BizdenOku - Doğru Bilgi

İşyerine Zarar Veren İşçinin İş Akdi Feshinde Zamanaşımı

Bir şirkette çalışan kimsenin şirket içerisinde kullandığı araçla işyerinde bir kazaya sebep vermesi halinde işveren tutanak tuttuktan sonra ne kadar sürede iş aktini fesheder. Zaman aşını ne zaman biter. 

İşçi veya işveren bakımından haklı fesih nedenlerinin ortaya çıkması halinde, iş sözleşmesinin diğer tarafının sözleşmeyi haklı nedenle fesih yetkisinin kullanılma süresi olayın diğer tarafça öğretilmesinden itibaren altı işgünü ve herhalde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl olarak kanunda belirlenmiştir.
4857 sayılı Kanunun 18 ve devamı maddelerinde düzenlenen geçerli fesih hallerinde, fesih yetkisinin kullanılma süresi ile ilgili bir sınırlama bulunmamasına rağmen, aynı kanunun, 24/II ve 25/II maddelerine dayanan fesihler yönünden aranmalıdır.
4857 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinde öngörülen altı iş günlük ve bir yıllık süreler ise ayrı ayrı hak düşürücü niteliktedir. Bahse konu hak düşürücü süreler işçinin ve işverenin ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hal ve benzerleri nedeniyle iş sözleşmesini sona erdirmeleri halinde (m.24/II ve m.25/II) aranacaktır. Bir başka anlatımla fesih hakkının öğrenmeden itibaren altı iş günü ve olayın gerçekleşmesinden itibaren bir yıl içinde kullanılması şarttır. Sürelerden birinin dahi geçmiş olması haklı fesih imkanını ortadan kaldırır.
İşverenin tüzel kişi olması durumunda altı iş günlük süre feshe yetkili merciin öğrendiği günden başlar. Bu konuda müfettiş soruşturması yapılması, olayın disiplin kurulunca görüşülmesi süreyi başlatmaz. Olayın feshe yetkili kişi ya da kurula intikal ettirildiği gün, altı iş günlük sürenin başlangıcını oluşturur.
Bir yıllık süre ise her durumda olayın gerçekleştiği günden başlar.
Belirtilen süreler geçtikten sonra bildirimsiz fesih hakkını kullanan taraf, haksız olarak sözleşmeyi bozmuş sayılacağından ihbar tazminatı ile şartları oluşmuşsa kıdem tazminatından sorumlu olur.
Sonuç olarak, haklı nedenle fesih hakkının kullanımında kanunda 6 iş günlük ve 1 yıllık hak düşümü süresi öngörülmüş olmasına rağmen (İşK.m.26), geçerli nedenle fesihlerde işçinin savunmasının alınmasından ne kadar süre sonra sözleşmenin feshedileceğine dair somut bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, Yargıtay geçerli nedenlerle fesihlerde sözleşmenin makul bir süre içinde feshedilmesi gerektiğini aksi halde, feshin geçersiz olacağını kararlaştırmaktadır. Yargıtay konuyla ilgili bir kararında makul sürenin 3 ay gibi uzun bir süre olamayacağına hükmetmiştir
Genel bilgiler böyle;
Gelelim sorumuzdaki olaya..
İşçinin işverene, işyerine, işyerinde herhangi bir nedenle bulunan eşyalara kusurlu fiili sonucunda zarar vermesine işçinin işvereni zarara uğratması denir. Burada dikkat edilecek nokta, işçinin kasıtlı hareketidir. 
Kasıtın dışında ihmal, işyeri güvenliğinin gerektiği şekilde alınmaması, işçinin kullanmayacağı aracı kullanmak zorunda kalması ya da merakından, öğrenmek amaçlı bozarak zarar vermesi gibi olayın neden ve nasıl geliştiğine bakmak gerekecektir. 
İşçinin işverenin malına zarar vermesi halinde iş akdinin feshi şartların oluşması ve incelenmesi sonrasında mümkündür. 
Haklı nedenle fesihte ise ihbar süresine uyma gibi bir zorunluluk bulunmaz. Özellikle 25/2’de işveren derhal ve tazminat ödemeden işçiyi işten çıkarabilir.
Eğer işçi feshin haklı nedene dayanmadığını, zararın doğmasında kusurunun olmadığını, zararın miktarının düşük olduğunu veya kendisi ile birlikte başkalarının da sorumlu olduğunu yahut fesih usulüne uyulmadığını düşünüyorsa ve işe iade davası şartları varsa işe iade davası açabilir veya iş akdinin feshedildiğini kabul ederek tazminatları ve alacakları için dava açabilir.
İşçinin işvereni kasti olarak maddi zarara uğratması, haklı nedenle fesih hakkı verir, bu hakkın kullanımı işveren bunu öğrendiği tarihten itibaren 6 gün içerisinde bu hakkını kullanmalıdır.
İşveren bu zarardan haberdar olmasa bile bu hak olayın üzerinden 1 yıl geçmekle sona erer. Eğer işçi bu olaydan maddi kazanç elde etmişse bu 1 yıllık azami süre uygulanmaz ve işveren bunu ne zaman öğrenirse o zaman fesih hakkını 6 gün içinde yerine getirmelidir.
Ortada büyük bir zarar varsa, zarar tazmini için işveren işçisine karşı ilamsız icra takibi başlatacak yahut tazminat davası açarak ilamlı icra takibi başlatacaktır.
Ancak işveren ortaya çıkan zararı işçinin alacak hakkından gelişigüzel kesme hakkına sahip değildir. 

Emsal Yargıtay Kararı
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ  
Esas No.
Karar No.
Tarihi: 2008/22842
2010/8946
01.04.2010 İlgili Kanun / Madde
4857 S.İşK/25
   
İŞYERİNE ZARAR VERME
ZARARAIN OTUZ GÜNLÜK ÜCRETTEN FAZLA OLUP OLMADIĞININ İŞÇİNİN KUSURUNA GÖRE BELİRLENMESİ
KUSUR İNCELEMESİ YAPILMASI
  ÖZETİ İşçinin kusursuz olduğunun ortaya çıkması halinde işverenin haklı fesih imkanı olmadığı gibi, işçinin kusuru belli bir yüzde ya da belli bir oran olarak saptanmışsa; zararın miktarı da bu kusur nispetinde azaltıldıktan soma otuz günlük ücreti aşıp aşmadığına bakılmalıdır.
Zararın işçinin kasıtlı davranışından ya da taksirli eyleminden kaynaklanmasının herhangi farkı bulunmamaktadır. Örneğin işverene ait iş makinesi paletlerine kasten metal cisim sokmak suretiyle zarar veren işçinin ve trafik kazası sonucu işvereni zarara uğratan işçinin aynı şekilde iş sözleşmeleri haklı nedenle sona erdirilebilir.
İşçinin kusuru ve zararı, ayrı ayrı uzman kişilerce belirlenmelidir.
Bu noktada zarar tutarı ile karşılaştırılacak olan işçinin 30 günlük ücretinin brüt ya da net ücret olduğu noktasında 4857 sayılı İş Kanununda herhangi bir açıklık olmasa da, bu durumda işçi lehine yorum ilkesi uyarınca brüt ücretin esas alınması gerekir.
30 gün. bir aydan farklı bir kavramdır. Bu noktada işçiye aylık olarak ödenen ücret yerine, günlük yevmiyesinin 30 katı tutarı dikkate alınmalıdır.
Maddede sözü edilen ücret dar anlamda ücrettir, ikramiye, prim, fazla çalışma ücreti ve benzeri ödemeler bu maddede yer alan 30 günlük ücret içersinde değerlendirilmemelidir. Ancak ücretin garanti ücret üzerine yapılan işe göre ilave ücret veya satış pirimi olarak belirlendiği hallerde gerçek ücreti bu ödemeler toplamı olarak değerlendirilmesi yerinde olur.  
             

DAVA                          :Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma, hafta
Tatili, genel tatil ile kötü niyet tazminatı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi I.Polat tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı, davalı işyerinde çalışmakta iken,iş akdinin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı, iş akdinin haklı olarak feshedildiğini, 06.05.2006 tarihinde Malatya-Kayseri karayolunda tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası yaptığını, söz konusu kaza nedeni ile çok büyük maddi kaybın olduğunu, isteklerin yerinde olmadığını savunmuştur.
Mahkemece, trafik kazasında davacının, yolun kaygan olması nedeni ile aracın hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana geldiği, takipsizlik kararı verildiği, davacının kusurunun bulunmadığı, kaza neticesinde şirketin ödediği tazminat tutarını da davalının ispat edemediği, feshin haksız olduğu gerekçesi ile isteklerin kabulüne karar verilmiştir.
İş sözleşmesinin, işçinin işverene zarar vermesi nedeniyle ve haklı olarak işverence feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 25 II- C 1 ) bendinde, işverenin malı olan veya eli altında bulunan makine, tesisat, başka eşya ya da maddelere 30 günlük ücreti tutarını aşacak şekilde zarar vermesi halinde işverenin haklı fesih imkanının bulunduğu hususu düzenlenmiştir.
İşçinin kusursuz olduğunun ortaya çıkması halinde işverenin haklı fesih imkanı olmadığı gibi, işçinin kusuru belli bir yüzde ya da belli bir oran olarak saptanmışsa; zararın miktarı da bu kusur nispetinde azaltıldıktan soma otuz günlük ücreti aşıp aşmadığına bakılmalıdır.
Zararın işçinin kasıtlı davranışından ya da taksirli eyleminden kaynaklanmasının herhangi farkı bulunmamaktadır. Örneğin işverene ait iş makinesi paletlerine kasten metal cisim sokmak suretiyle zarar veren işçinin ve trafik kazası sonucu işvereni zarara uğratan işçinin aynı şekilde iş sözleşmeleri haklı nedenle sona erdirilebilir.
İşçinin kusuru ve zararı, ayrı ayrı uzman kişilerce belirlenmelidir.
Bu noktada zarar tutarı ile karşılaştırılacak olan işçinin 30 günlük ücretinin brüt ya da net ücret olduğu noktasında 4857 sayılı İş Kanununda herhangi bir açıklık olmasa da, bu durumda işçi lehine yorum ilkesi uyarınca brüt ücretin esas alınması gerekir.
30 gün. bir aydan farklı bir kavramdır. Bu noktada işçiye aylık olarak ödenen ücret yerine, günlük yevmiyesinin 30 katı tutarı dikkate alınmalıdır.
Maddede sözü edilen ücret dar anlamda ücrettir, ikramiye, prim, fazla çalışma ücreti ve benzeri ödemeler bu maddede yer alan 30 günlük ücret içersinde değerlendirilmemelidir. Ancak ücretin garanti ücret üzerine yapılan işe göre ilave ücret veya satış pirimi olarak belirlendiği hallerde gerçek ücreti bu ödemeler toplamı olarak değerlendirilmesi yerinde olur. Örneğin uygulamada uluslar arası yük taşıyan tır şoförleri asgari ücret ve sefer pirimi karşılığı çalışmaktadır. Sefer pirimi olarak adlandırılan kısım da, dar anlamda ücrettir. Bu durumda maddenin uygulanması anlamında 30 günlük ücret, tır şoförleri yönünden her iki ödemenin toplamına göre belirlenmelidir(Yargıtay 9.HD. 24.11.2008 gün 2007/ 32361 E, 2008/32028 K.).
Zararın 30 günlük ücreti aşması durumunda işverenin fesih hakkı doğar ve işçinin zararı derhal ödemiş ya da ödeyecek olması, işverenin bu hakkını ortadan kaldırmaz, işverence zarar tutarının işçiden talep edilmemiş oluşunun da feshe hakkını olumsuz etkileyen bir yönü bulunmamaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 26. maddesi yönünden 1 yıllık hak düşürücü süre zarara neden olan olayın oluşumundan başlar. Ancak 6 işgünlük ikinci süre, zarar miktarının belirlenmesinin ardından bu durumun feshe yetkili makama iletilmesiyle işlemeye başlayacaktır. Zarar miktarının belirlenmesi bazen uzun zaman alabilir ve fesih hakkının kullanılması bakımından zarar miktarının belirlenmesi ve işçinin ücreti ile kıyaslanması zorunluluğu vardır.
Somut olayda, davacı işçinin idaresindeki kamyon ile seyir halende iken kaza yaptığı ve hasar doğduğu tartışmasızdır. Her ne kadar olay nedeni ile kazanın olduğu yer C.Savcılığı tarafından "...yolun kaygan olması nedeni ile aracın hakimiyetinin kaybedilip, aracın devrildiği, araçta maddi hasarın meydana geldiği, mağdur ve şüphelinin yaralanmadığı, mağdur ve şüphelinin kimseden davacı ve şikayetçi olmadığı, şikayet yokluğu nedeni ile kovuşturmaya yer olmadığı.." belirtilerek takipsizlik karan verilmiş ise de, söz konusu değerlendirme davacı işçinin yukarda belirlenen esaslar doğrultusunda sorumluluğu açısından bağlayıcı değildir.
Bu durumda mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, meydana gelen olay nedeni ile davacı işçinin kusurunun olup olmadığı, kusur oranı, olay nedeni ile meydana gelen hasar ve zararın belirlenmesi amacı ile, aralarında iş güvenliği uzmanı da bulunan üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınarak sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine01/04/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi