Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

BizdenOku - Doğru Bilgi

Mülteciler, Anayasa Mahkemesini Keşfettiler

Mülteciler, Türkiye'den gitmemek için Anayasa Mahkemesi'ni çözüm yolu olarak gördüler. Binlerce mülteci, çeşitli sebeplerle sınır dışı edilme kararlarının akabinde Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvurularda bulunmaya başladı. 

Yaklaşık 10 yıldır ülkemizde yaşayan, bir kısmı ülke vatandaşlığını da elde eden mülteciler yasal haklarını sonuna kadar kullanarak Türkiye'de kalma haklarını elde etmeye çalışıyorlar. Bunun için de Anayasa Mahkemesi'ne başvurular artmaya başladı.
Anayasa Mahkemesi'ne başvuran bir çok mülteci "'Ülkemde iç savaş var, can güvenliğim yok' iddiasıyla üzerlerine atılı suçlara rağmen "ölüm tehlikesi" var diyerek sınır dışı edilemiyor.
Yurt içi ve yurt dışı terör örgütleri ya da uyuşturucu kaçakçılarıyla iş birliği halinde oldukları İstihbarat ya da emniyet güçleri tarafından tespit edilen mülteciler, sınır dışı edilme kararı çıkmasından sonra soluğu Anayasa Mahkemesinde alıyor. 
Anayasa Mahkemesi' de 'Kamu düzeni güvenliği açısından tehdit oluşturanlar' kapsamında olduğu halde "ülkesine sınırdışı edilmesinin maddi ve manevi bütünlüğü bakımından tehdit oluşturacağını, işkence göreceğini" iddia ederek kendilerini savunan mültecilerin sınır dışı edilmelerini önleyecek kararlar çıkartıyor.
Ülkesindeki kaos, etnik ve siyasi durumu ile sünnilere yönelik mezhepsel baskılar nedeniyle Türkiye'ye sığındığını, illegal faaliyette bulunmadığını, sınırdışı edilmesi halinde zulme maruz kalacağını öne süren mülteciler haklarında suç kayıtlarına rağmen ülke dışına çıkartılmaları insan halkları kanunları nedeniyle de engellenmiş olunuyor.
Anayasa mahkemesi "başvurucuların ‘yaşamına ya da maddi veya manevi bütünlüğüne' yönelik ciddi tehlike bulunduğu anlaşıldığından tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir" tarzı kararlarla ülkelerine sınırdışı edilememesi yönünde ülkemiz için tehdit oluşturacak suçlarına bakılmaksızın ülkede refah içinde yaşamalarına göz yumuyor.
Ancak, çok seyrek olsa da bazı mültecilerin iddialarını somut delillerle ispatlayamadığı için Anayasa Mahkemesinden "kabul edilemez" kararlarının çıkmasıyla da isteklerine kavuşamadığı da görülebilmektedir.
Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz günlerde Irak'tan Türkiye'ye turist vizesiyle gelip Çorum'a yerleşen bir Irak'lının yalanlarını tespit edince emsal teşkil eden kararını da vermiş oldu. 
Eşi ve üç çocuğuyla Türkiye'ye yasal yollarla turist vizesiyle giriş yapan, ardından ikamet izni alarak Türkiye’de yaşamaya başlayan bir Irak vatandaşının silahlı terör örgütüne üye olma suçu kapsamında sınır dışı edilmesine karar vern idare mahkemesi kararını onayladı. Mülteci her ne kadar kayınpederinin Irak'ta general olduğu için lkendisini ve ailesinin döndüğü zaman işkence ve idamla cezalandıracağını iddia etmiş olsa da delillerin somut olmayışı, kayınpederinin generel olduğuna dair hiç bir delil olmaması yüzünden sınır dışı kararını onayladı.
İşte o karar özeti ;
"Kötü Muamele Yasağının ve Etkili Başvuru Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddiaların Kabul Edilemez Olduğu
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 15/2/2023 tarihinde, Wısam Sulaıman Dawood Eaqadah (B. No: 2021/2831) başvurusunda, kötü muamele yasağının ve sınır dışı etme işlemlerindeki usul güvenceleri kapsamında yerleşme hürriyetiyle bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olmaları nedeniyle kabul edilemez olduklarına karar vermiştir.
Olaylar
Başvurucu; eşi ve üç çocuğuyla Türkiye'ye yasal yollarla giriş yapan, ardından ikamet izni alarak Türkiye’de yaşamaya başlayan bir Irak vatandaşıdır. Cumhuriyet başsavcılığınca başvurucunun da aralarında olduğu bazı kişiler hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçu kapsamında soruşturma açılmış, valilik tarafından da başvurucu hakkında sınır dışı etme ve idari gözetim altına alma kararları tesis edilmiştir. Ayrıca başvurucunun ikamet izni, hakkında tahdit kaydı ve sınır dışı etme kararı bulunması nedeniyle iptal edilmiştir. Bunun üzerine başvurucu, sınır dışı etme kararının iptali için idare mahkemesinde dava açmıştır. İdare mahkemesi ara kararıyla davalı idareden başvurucu hakkında konulan tahdit kaydının dayanağını, başsavcılıktan ise soruşturmanın akıbetini sormuştur. Emniyet Genel Müdürlüğü, başvurucuya tahdit kaydı konulduğunu; başsavcılık ise soruşturmanın devam ettiğini belirtmiştir. İdare mahkemesi başvurucunun açtığı dava kesin olarak reddetmiş, başsavcılık yürütülen soruşturma kapsamında ise kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.
İddialar
Başvurucu, kötü muameleye maruz kalma riski bulunan ülkeye sınır dışı etme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının, sınır dışı etmenin usul güvencelerine aykırı olması nedeniyle de yerleşme hürriyeti ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Mahkemenin Değerlendirmesi
A. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden
Kötü muamele yasağıyla korunan hakların gerçek anlamda güvence altına alındığından bahsedilebilmesi için devletin kötü muamelede bulunmaması yeterli değildir. Devlet, aynı zamanda bireyleri kendi görevlilerinin ve üçüncü kişilerin kötü muamele oluşturabilecek eylemlerine karşı da korumalıdır. Sınır dışı etme işlemi sonucunda yabancının gönderileceği ülkede kötü muamele yasağının ihlal edileceğinin iddia edilmesi hâlinde idari ve yargısal makamlar tarafından söz konusu ülkede gerçek bir ihlal riskinin bulunup bulunmadığı ayrıntılı şekilde araştırılmalıdır. Fakat her sınır dışı işleminde devletin araştırma yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bu yükümlülüğün ortaya çıkabilmesi için öncelikli olarak başvurucu tarafından savunulabilir iddia ortaya konmalıdır.
Somut olayda başvurucu, ülkesine geri gönderilmesi durumunda karşılaşacağı riski iki nedene dayandırmıştır: Bunlardan biri eşinin babasının Irak'ın eski lideri döneminde general olması, diğeri ise farklı mezhepten olmasıdır. Başvurucunun kayınbabası nedeniyle risk altında olduğuna ilişkin -herhangi bir belgeye veya rapora dayanmayan- soyut iddiası araştırma yapmaya yeter seviyede ciddi değildir. Öte yandan başvurucunun idare mahkemesinin ara kararı uyarınca verdiği yazılı beyanında ya da göç uzmanıyla yaptığı mülakatta mezhebi nedeniyle ülkesinde sorun yaşadığına ilişkin bir anlatımı yoktur. Bu iki durum incelenip değerlendirildiğinde başvurucunun ülkesine geri gönderilmesi hâlinde kötü muameleye maruz kalacağına ilişkin iddialarının araştırmaya değer nitelikte ve yeterlilikte olmadığı anlaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.
B. Sınır Dışı Etme İşlemlerindeki Usul Güvenceleri Kapsamında Yerleşme Hürriyetiyle Bağlantılı Olarak Etkili Başvuru Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden
Başvurucunun adının terör örgütü mensuplarına ait olduğu öngörülen bir listede yer aldığının öğrenilmesi sonrasında kamu makamlarınca başvurucu ile terör örgütü arasında bir bağ kurulması yersiz ve dayanaksız bir değerlendirme değildir. Dolayısıyla idari ve yargısal makamların ulaştığı veriler ışığında sınır dışı etme işlemiyle ilgili yaptığı değerlendirmeler öngörülebilir olduğundan sınır dışı etme işleminin kanuni dayanağı bulunmaktadır.
Öte yandan başvurucunun sınır dışı edilmesine dayanak olan tahdit kaydının hangi gerekçeyle konulduğu bilgisi Başsavcılığın yazısı üzerine davası dosyasına girmiştir. Söz konusu yazıdan başvurucunun haberdar olduğu dosyaya yansımamış ise de başvurucu idare mahkemesinden sınır dışı etme işlemine gerekçe oluşturan tahdit kaydına dair verileri öğrenmek için talepte bulunmamış, bunları değersiz kılacak karşı iddialar öne sürmemiş veya lehine olup değerlendirilmesi gereken bir delil sunmamıştır. Dolayısıyla başvurucunun sadece kamu makamlarının verilerine itibar edildiği iddiası dayanaksızdır. Başvurucunun idare mahkemesinde ileri sürdüğü iddialar herhangi bir yasa dışı eylemi olmadığı ve ceza soruşturmasında aleyhinde bir delil bulunmadığıyla sınırlıdır.
Sınır dışı etme işleminin kamu güvenliğine tehdit oluşturduğu gerekçesiyle tesis edildiği dikkate alındığında terör örgütü üyeliğine ilişkin bir araştırma yapılmamasının veya bu kapsamda açılan ceza soruşturmasında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesinin iptal davası yönünden bir önemi bulunmamaktadır. Kamu makamlarının başvurucunun kamu güvenliğine tehdit oluşturduğu şeklindeki değerlendirmesinin hukuka uygun olduğuna karar veren idare mahkemesi, yeniden durumunu inceletme güvencesine aykırı davranmamıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle yerleşme hürriyetiyle bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir."

Kaynak : Resmi Gazete