Sade, kibar, narin ve incitmekten çekineceğiniz bir hanımefendi düşünün.
Trakya'nın narin be albenisi, cazibesi kızları gibi..
Bu müzede öyle..
Özenle hazırlanmış, rahatlatan bir ortam,..
Dar ama sizi ferahlatan geniş bir salon havasında koridorları.
Hele, Edirne ile ilgili gelenek görenekleri yansıtan köşesi var ki,..
Siz de gezin, anlatamıyorum.
Burası Selimiye Caminin hemen arkasında, saklanmış gibi duran mütevazi bir yer.
Tesadüfen gördüm. Selimiye'nin restore edilmesinden dolayı çıktığım farklı kapı beni oraya yönlendirdi.
Dar ama sizi ferahlatan geniş bir salon havasında koridorları.
Hele, Edirne ile ilgili gelenek görenekleri yansıtan köşesi var ki,..
Siz de gezin, anlatamıyorum.
Burası Selimiye Caminin hemen arkasında, saklanmış gibi duran mütevazi bir yer.
Tesadüfen gördüm. Selimiye'nin restore edilmesinden dolayı çıktığım farklı kapı beni oraya yönlendirdi.
Kapının üzerinde kocaman bir MÜZE yazısı..
Arkeoloji müzesi olduğunu bilmiyordum.
Özel bir müzedir, düşüncesi ile yaklaştığımda bir farklılık olduğunu hissediyordum.
Önündeki bahçesi bile muntazam bir yer...
Arkeoloji müzesi olduğunu bilmiyordum.
Özel bir müzedir, düşüncesi ile yaklaştığımda bir farklılık olduğunu hissediyordum.
Önündeki bahçesi bile muntazam bir yer...
Ne müzesi olduğunu anlayana kadar kapısından içeri girmek gerekiyormuş..
Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi
Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi
Hem de hiç itiş kakış olmadan, hiç kalabalıklara karışmadan, her eser önünde istediğiniz kadar zaman geçirerek huzurlu bir müze ziyareti yapacağınız yer..
Bahçesi ayrı bir kibar.. İçinde gezerken bile dikkat etmeniz gerekiyor.
Bir yeri, bir taşı inciteceksiniz sanırsınız
Mesela, Kastamonu Arkeoloji müzesi ne kadar kaba geldiyse, İstanbul Arkeoloji müzesinin yolları ne kadar itici ise Edirne Müzesinin çevresi de içerisi de o kadar keyifli, huzurlu, rahat, nefis bir özenin izlerini taşıyor.
Bahçesi ayrı bir kibar.. İçinde gezerken bile dikkat etmeniz gerekiyor.
Bir yeri, bir taşı inciteceksiniz sanırsınız
Mesela, Kastamonu Arkeoloji müzesi ne kadar kaba geldiyse, İstanbul Arkeoloji müzesinin yolları ne kadar itici ise Edirne Müzesinin çevresi de içerisi de o kadar keyifli, huzurlu, rahat, nefis bir özenin izlerini taşıyor.
Emek verenlere teşekkür ederken gelelim müzemize..
Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi az öncede söz ettiğimi gibi Selimiye Camii doğu kapısının 50 metre uzağında, Osmanlı dönemi mezar taşlarının çevresini süslediği alanın hemen yanında...
Müzenin bahçesinde sütün başlıkları, yan tarafı muhtelif lahit ve mezar taşlarına ayrılmış.
Girişte hemen solda Trakyalılara has yöresel kıyafetler, Hat sanatının değişik örnekleri, halı, kilimler, Edirne Gelin Odası, Oturma Odası temsilen, Mustafa Kemal Atatürk’ün Edirne’ye yaptığı seyahat sırasında kullandığı bazı özel eşyaları yer almaktadır.
Arkeoloji bölümünde fosiller, gergedan ve at türünden hayvanlara ait parçalar, tombak ibrikler, buhurdanlıklar, gülabdanlar, mermer heykeller, mezar taşları muhtelif yerlerde bulunmuş buluntular, figürlü, pişmiş toprak heykelcikler ve seramik eserler, mermer heykel parçaları, çeşitli takılar vs...
Bu arada bu kadar çok eseri gezerken neyin ne olduğunu belirten o açıklamalar yok mu ? Harika .. Detaylarıyla.. Rehbersiz müzeyi dolaşsanız da edineceğiniz ilgiler çok. Eserlere bakıp yazıyı okuduğunuz zaman esere daha çok dikkatle ve hayranlıkla ve anlamlar yükleyerek bakıyorsunuz. Ülkemizde o kadar çok müze var ki bu kadar ince detaylarıyla nezaketten sizi mahcup edecek müze yoktur, sanıyorum.
Geçekten içerisiyle dışarısıyla güzel bir müze... Tekrar emeği geçenlere teşekkür..
Social Plugin