Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

BizdenOku - Doğru Bilgi

Gözünüzde Sarı Nokta Var mı.. Kolayca Test Edin


"Sarı nokta hastalığı" ya "Makula dejenerasyonu" nedir ? İleriki evrelerde insanın kör olmasına yol açabilecek göz hastalıklarından biri olduğu tıp otoriterleri tarafından söylenen hastalığı anlatmadan önce "makula" ve "dejenerasyon" nedir bunları öğrenelim
Dejenerasyon, kelime anlamı olarak bozunum, soysuzlaşma ya da yozlaşma anlamlarına gelir ve cümle içinde de bu anlamlarda kullanılır. Tıp dilindeki anlamına bakıldığında dejenerasyon dokuların bozulması ve gereken işlevlerini yerine getirememesi olarak karşımıza çıkar.
Makula ise, göze gelen ışıkların odaklandığı merkez 'makula' olarak adlandırılan ve keskin görmemizi sağlayan yerdir. Karşıya baktığımızda kornea ve lens tarafından ışık makulaya odaklanır. Görmemiz merkezde daha keskin kenarlara doğru ise daha zayıftır. Makula dejenerasyonu işte bu sarı noktanın hasarlanması sonucu ortaya çıkar.
Makula dejenerasyonu ya da sarı nokta hastalığı kelime anlamı itibarı ile, makulada meydana gelen herhangi dejeneratif bir süreci tanımlasa da, genellikle hemen her yerde yaşa bağlı makula dejenerasyonu (YBMD) anlatılmaktadır.
Makula dejenerasyonunun gelişmesinde temel risk faktörü ilerleyen yaştır. Bunun yanı sıra aile öyküsü, cinsiyet (kadınlarda daha fazla), açık renkli göz, hipertansiyon, kalp hastalığı, sigara öyküsü ve UV ışınları da risk faktörleridir. Hastalık, duyusal retinanın hemen arkasında yer alan, retina pigment epitelini, koriokapillaris dokusu ve Bruch membranı gibi dokuları etkilemekle birlikte, görme kaybı fotoreseptör hücrelerin hasarlanması sonucunda gelişmektedir. Makula dışında kalan retina alanları sayesinde, çevresel görme korunur. Bu nedenle makular dejenerasyon tam bir körlüğe yol açmaz, ancak yakın çalışmayı ve okumayı çeşitli optik yardımcı cihazlar olmadan imkânsız hale getirebilir.


Hastalığın Belirtileri
• Görme kaybı... Keskin görmede bozukluk, bulanık-puslu görme...
• Cisimleri, çizgileri eğri veya kırık görme, Elektrik direkleri, kapı-pencere kenarları, yazıların satırları gibi düz çizgilerin dalgalı görünmesi.
• Göz önünde karartılar, Görme alanın ortasında karanlık ya da boş bir alanın belirmesi.
• Görme kalitesinde bozulma, Görüntülerin ortası bulanık, ancak kenarları normal görünür.
• Renk görmede bozukluklar

Sarı Nokta Nasıl Saptanır?
Sarı nokta hastalığının saptanmasının en iyi yolu özellikle 50 yaşından sonra düzenli retina muayenesidir. Kareli kağıt testi (Amsler testi) hastalığın erken dönemde yakalanması için çok faydalı olabilir. Kişilerin evde kendi başlarına yapabilecekleri kolay bir testtir.
FFA, ICG anjiografi ve OCT doktorunuz tarafından gerekli durumlarda istenebilir. Bu testler her hasta için ideal tedavinin belirlenmesinde çok önemlidir.

Sarı Nokta Testleri - Amsler Grid Testi - (Çizgili Kare Testi)
Bu test görme merkezini etkileyen değişik görme sorunlarını saptamaya yardım eder. Uzmanlar 40 yaş üzerinde bulunan kişilerin bu testi yapmasını önerir. Kendi kendinize yapabileceğiniz basit bir test olan Amsler grid testi sarı nokta hastalığı şüphesi bulunan veya bu hastalığa sahip kişilerin mutlaka uygulaması gereken bir testtir. Kareli kağıt testini günlük veya haftalık olarak uygulayarak mümkün olan en kısa sürede görmenizdeki değişimi fark edebilirsiniz. Bu testte her gözün ayrı ayrı test edilmesi önemlidir. Testi yeterli ışık alan bir ortamda uygulamalısınız.
  • Normalde gözlük kullanıyorsanız gözlüğünüzü çıkarmayın veya kontak lens kullanıyorsanız mutlaka takın.
  • Bir gözünüzü kapatın, testi yaklaşık 30 cm uzaklıkta tutun 
  • Açık olan gözünüzle doğrudan merkezdeki noktaya bakın ve gözünüzü nokta üzerinde odaklanın.
  • Merkezdeki noktaya bakarken, testteki çizgilerin düz olup olmadığına, herhangi bir bölgenin bozuk, bulanık veya koyu renkte gözüküp gözükmediğine dikkat edin. Çok uzun süre bakmayın.
  • Gözleriniz merkezdeki noktadayken diğer çizgilerin nasıl göründüğüne dikkat edin.
    Direkt olarak karenin merkezine bakarken tüm çizgileri düz ve bütün küçük kareleri eşit büyüklükte görüyor olmanız gerekmektedir.
  • Aynı işlemi diğer gözünüzle tekrarlayın. Hher iki gözünüz için ayrı ayrı uygulamanız son derece kritiktir.
  • Testin herhangi bir bölgesi dalgalı, bulanık veya koyu renkte görünüyorsa göz doktorunuzla temasa geçin.
Teste bakarken herhangi bir değişiklik tespit ederseniz, her köşeyi göremiyorsanız veya herhangi bir alanda çizgiler dalgalı ya da kırık görünüyorsa, şekil bozukluğu, bulanıklaşma, renksizleşme veya başka bir anormallik görüyorsanız, acilen göz doktorunuzu bilgilendirmeniz gerekir.

Gelişimi ve tipleri
YBMD, yaşa bağlı olarak genetik ve çevresel faktörlerin rol oynadığı bir süreç sonrasında gelişir. Retinayı besleyen damarlardaki bazı dejeneratif süreçler, yangısal unsurların açığa çıkması ve retina dokuları yapısal bileşenlerindeki bir takım değişiklikler sonrası gelişir. Bu değişiklikler sonrasında retina pigment epiteli atrofiye gider ve fotoreseptör hücrelerde kayıp meydana gelir. Yaşa bağlı makula dejenerasyonu (YBMD) erken ve geç evre olarak iki aşamaya sahiptir;
Erken evrede makulada, pigmenter değişiklikler ve retina altı dokularda biriken "drusen" adı verilen lipid (yağ) içerikli birikimler vardır, görme keskinliği normaldir.
Geç evre makulada, yaş - eksüdatif - tip veya kuru - atrofik - tip olarak ikiye ayrılır, bu evrede görme kaybı vardır. Yanı tedavi edilmediğinde kalıcı körlük'e yol açar.
YBMD'nin bu iki tipi, tedavi ve prognoz açısından farklılık gösterir;
Hastaların yaklaşık %80'inde atrofik tip bulunsa da, görme kaybından %80-90 oranında eksüdatif tip sorumludur. Atrofik tipte görme kaybı yıllar içerisinde gelişir. Atrofik tipte, bulguların başlangıcından yaklaşık 10 yıl sonra görme %0,1 seviyesine iner. Eksüdatif tipte ise görme kaybı daha ani olur. Atrofik tipte, retina pigment epitel ve fotoreseptör kaybı vardır; eğer bu değişikliklere, retina altında ve bazen retina içinde yeni damarlar ile birlikte fibrotik oluşumlar eşlik ederse yaş tip YBMD meydana gelir. Görme kaybı ortalama olarak 75 yaşında ortaya çıkmaktadır. Elli yaşından sonra görülme sıklığında doğrusal bir artış olur. Geç tip YBMD (görme hasarı var), 50 yaşının üzerindekilerin %2'sinde, 65 yaşın üzerindekilerin %0,7–1,4'ünde ve 85 yaşından sonra %11–19 oranında görülür.

Kaç tipi vardır?
Kuru tip: Herhangi bir tedavi yöntemi yoktur. Çeşitli vitamin ve element takviyelerinin ve bazı antioksidan özelliğe sahip olan ilaçların hastalığın gidişini yavaşlatabildiği söylenmektedir.
Yaş tip: Anormal olarak gelişme gösteren ve makulaya yarar yerine zarar veren damarların çok erken dönemde lazerle yakılarak geriletilmesi mümkündür.
Son yıllarda, tam sarı nokta altında gelişen yeni damarların geriletilmesi için bazı yeni tedavi yöntemleri geliştirilmektedir. Örneğin, fotodinamik tedavide vücuda, damardan ışığa duyarlı ilaçlar verilir. Bu ilaçlar lazer ışığını normal insan dokularından daha kolay emer, retina altındaki patolojik damarlar bu fotosensitif ilaçları çevre dokulardan daha yüksek oranda içermektedir buna bağlı olarak, uygulanan lazer ışığı seçici olarak bu patolojik dokuyu etkiler. Bu tedaviye "fotodinamik lazer tedavisi" adı verilir.
Bu hastalıkta damarların oluşumunda yer alan bazı biyolojik aktif maddelere, karşı geliştirilen ilaçlar da yeni yeni klinik uygulamaya geçilmektedir. FDA gözetiminde Faz III çalışmaları tamamlanmış bu ilaçların, klinik kullanımları ile tedavi seçeneklerinde bir artış söz konusu olacaktır.



Risk faktörleri
  • İlerleyen yaş
  • Aile öyküsü (birinci derecede akrabasında makula dejenerasyonu olanların yaklaşık 1/4'ünde bu hastalık ortaya çıkabilir. Tek yumurta ikizlerinin %89-90'ında, çift yumurta ikizlerinin %46'sında benzer klinik tablo saptanmıştır.)
  • Cinsiyet (Şimdiye kadar bazı çalışmalarda orta şiddetli tipinin kadınlarda daha sık görüldüğü saptansa da daha hafif olguları kapsayan bazı epidemiyolojik çalışmalarda cinsiyetler arasında görülme sıklığı açısından herhangi bir fark saptanmamıştır.)
  • Hipertansiyon
  • Kalp hastalığı
  • Sigara öyküsü
  • UV ışınları (Son yıllarda yapılan bazı çalışmalarda ışığa maruziyetin bir risk faktörü oluşturmadığı saptanmıştır.)
Sarı Nokta Hastalığının Tedavisi Nasıl Yapılır?
A, C, D, E vitaminleri, selenyum, çinko, bakır, magnezyum eser mineralleri ile beta karoten, kriptoksantin, lutein ve zeaksantin gibi antioksidanların eksikliği; sarı nokta hastalığının görünmesinde rol oynamaktadır. 55 yaş üzerindeki sağlıklı bireylere bu rahatsızlıktan korunmak için, güneş ışığından korunma, sigarayı bırakma, düzenli egzersiz, kilo, tansiyon ve kolesterol kontrolü, yağ ve şekeri azaltma, koyu yeşil yapraklı sebzeler, ceviz, meyve ve haftada 1-2 kez balık tüketmeleri önerilmelidir. İleri kuru tip sarı nokta hastalığında ise yoğun antioksidan desteği gerekmektedir.
Risklerden yaş ve genetiği ortadan kaldırmak mümkün değildir. Fakat diğer riskler kontrol edilebilir. Hipertansiyon varsa kontrol altına alınabilir. Sigara içiliyorsa bırakılması gerekir. Güneş için filtreli güneş gözlüğü takılması gerekir. Beslenmede ise Akdeniz diyeti önerilir.
Hastalarda en sık görülen (%90 oranında) ‘kuru’ tip olup görme kaybı yavaş olarak gelişmektedir. Hastaların yaklaşık %10’unda görülen ‘yaş’ tipte ise görme kaybı hızlıdır. Yaş tipteki olguların tedavisinde göz içine anti-VEGF denilen ilaçların enjeksiyonu kullanılmaktadır.
Az görmeye yardımcı olmak üzere teleskopik gözlükler kullanılabilir. Uygun olgularda göz içine teleskopik lensler yerleştirilebilir.
Yaş tipte ise göz içine iğne tedavisi, fotodinamik tedavi uygulanır. Sarı nokta hastalığının bazı evrelerinde (ilerlemiş kuru tip ve tedavi edilmiş yaş tiplerde) halk arasında sarı nokta merceği veya makrovizyon olarak adlandırılan göz içi özel mercek tedavisi uygulanır.
Göz içine iğne tedavisi; damla ile uyuşturularak yapılır. Bu uygulama sırasında hasta herhangi bir ağrı hissetmez.
Fotodinamik tedavide; önce toplardamardan özel bileşimde bir ilaç verilerek, düşük şiddette bir lazer uygulanır.
Göz içi mercek uygulaması; Kataraktlı olan ve gözü uygun olan hastalarda mercek (sarı nokta merceği veya makrovizyon), görüntüyü büyütüp teleskobik etki oluşturarak görüntünün odağını hastalanmış olan sarı noktanın dışında yönlendirir.

Doğuştan Sarı Nokta Hastalığı
Sarı nokta, genetik bir hastalık olduğu için bebeklikte, sıklıkla da 20'li yaşlarda ortaya çıkabilir. Normalde tedavisi olmayan bir hastalık olan ve birçok insanda vücudun doğal yaşlanma sürecinin bir parçası olarak gelişen sarı nokta hastalığı doğuştan da olabiliyor. Genellikle tek tedavi şekli teleskobik gözlük ve vitamin takviyeleri . Doğuştan sarı nokta hastası olanlar var ama belirti vermediği için aileler anlamıyor. Çocuk, 10 yaşına gelip görmesi azalmaya başlayınca anlaşılıyor. Genelde hastaların tedavisini 18 yaşından sonra yapılıyor.

Bebeklerde sarı nokta hastalığı nasıl anlaşılır ?
Bebeğin çevresiyle göz teması zayıfsa, anne babasının hareketlerini takip etmiyorsa, renkli topları ya da oyuncakları izlemiyorsa hemen bir göz doktoruna götürülmelidir. Ailede sarı nokta hastalığı varsa erken yaştan itibaren göz doktoruna gidilmelidir.
Doğumsal sebeplerle yani genetik ortaya çıkan hastalık, yıllar içinde ilerliyor. Önce merkezden görme kaybı ile başlıyor. Kişi, sağa sola çarparak yürüyor. Ebeveynler çocukalrını daima gözetim altında tutmalıdır. BU hastalık eğitim hayatını pek etkilemez. hatta birey alıştığı için fazlada şikayetçi olmaz. 

Derleme @bizdenoku

ÖNEMLİ NOT :
Metin, resim, ses veya diğer formatlar da dahil olmak üzere sitemizde bulunan tüm içerikler yalnızca bilgi amaçlı oluşturulmuştur. İçeriğin profesyonel tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavinin yerini alması amaçlanmamıştır. Tıbbi bir durumla ilgili aklınıza gelebilecek her türlü sorunuz için daima doktorunuzun veya diğer nitelikli sağlık uzmanlarının tavsiyelerine başvurun.