Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

BizdenOku - Doğru Bilgi

Düğünde Takılan Tüm Takılar Geline Aittir

Evlenmeye karar veren gençlerin en büyük korkularından biri düğünlerinde bir aksiliğin çıkmaması. Huzurlu bir düğün yaparak yeni dünyalara adım atmanın hayali ile yaşayan gençlerin bir diğer kabusu da takılar. Düğünde takılan takıların anne babalar ya da aileden üçüncü şahıslar tarafından el konulup konulmayacağı...

Yıllardır tartışılan, sorgulanma ve araştırılan konunun hukuken son noktası Yargıtay olsa da, takı meselesi yüzünden aileler arasındaki tartışmalarda evliliğin bozulmasına kadar da gidebilmektedir.
Genellikle, eşlerin ya da yakınlarının boşanma aşamasında düğün takılarının kime ait olduğunun araştırılıp, hak talep etmek için fırsat kolladıkları , takıları almak için gerekirse kırk yalan söyledikleri bilinmektedir.
Toplum içinde, erkek tarafın takmış olduğu altınlar erkek tarafına, kadın tarafın takmış olduğu altınlar ise kadın tarafına verilir diye bir düşünce olsa da doğru değildir. Sözü uzatmadan yasalar nezdinde konuyu cevaplarsak, düğünde takılan ziynetler, paralar ve sair hediyelerin yegane sahibi gelindir. 
Düğünde takılan ziynet eşyaları ve takılar kadına ait olup kişisel eşya niteliğindedir. Ziynet eşyaları nitelik itibariyle rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nevidendir. Bu sebeple nitelikleri itibariyle kadında bulunduğu karine olarak kabul edilir.
Yargıtay yıllardır düğünde takılan altınlar erkeğe takılsa da tüm altınların gelinin, kadın eşin Türk Medeni Kanunu’nun 220. maddesine göre kişisel malı olduğu yönünde karar vermiştir. Düğünde takılan takıların hangi tarafa ait olduğuna dair kararda altın ya da paraların damadın ailesi tarafından mı yoksa gelinin ailesi tarafından mı takıldığı hususuna bakılmamaktadır. Bir dönem Yargıtay Hukuk Genel Kurulu yeni karar vermiş ve düğünde takılan altınlara dair paylaşım şeklinde değişiklik getirilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.03.2020, 2017/3-1040 Esas, 2020/240 Karar Sayılı kararında, erkeğe takılan takıların erkeğe, kadına takılan takıların ise kadına ait olduğu belirtilmiştir.
Ancak yaklaşık 1 sene sonrasında Yargıtay eski görüşüne geri dönmüştür. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun güncel kararı gereği; altınlar kim tarafından kime takılırsa takılsın düğünde takılan altınlar, aksine bir anlaşma ya da örf ve adet kuralı olmadığı müddetçe kadına bağışlanmış sayılacaktır. Görüldüğü üzere; düğünde takılan tüm takılar kadına ait kabul edilmektedir. Fakat iki istisnası bulunmaktadır: Eşler aksine bir anlaşmada bulunur ise altınlar hususunda farklı bir mal paylaşımı söz konusu olabilecektir. Yargılama aşamasında “anlaşma” ispat edilmelidir. Öte yandan örf ve adet kuralı var ise eşyanın aidiyeti hususu Yargıtay kararından farklılık gösterebilecektir.
Hayatın olağan akışı içerisinde, niteliği itibariyle davacı kadında bulunması gereken ziynet eşyalarının aile içerisinde ihtiyaç duyulması halinde bu eşyaları elinde bulunduran eşin rızası ile bozdurulması olağan olandır. Bu durum Türk Medeni Kanunun 185/3 ve 186/3 maddeleri gereğince davacı eş için aynı zamanda bir yükümlülüktür. 

Yargıtay Kararları

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 
2002/10498 Esas 2003/ 770 Karar
Düğünde kadına takılan ziynet eşyaları(altın vs.) kim tarafından takılırsa takılsın KADINA BAĞIŞLANMIŞ sayılır ve boşanma vesair davalarda kadının kişisel malı sayılmalıdır.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 
E. 2004/6794 K. 2005/157
Davacıya düğünde takılan altın ile para bağış niteliğindedir ve davacının mülkiyetine geçmiştir. Medeni Kanun hükümlerine göre evin ihtiyacını karşılamak kocanın yükümlülüğü altındadır. Bunun içindir ki davalının altınları ailenin gereksinmeleri için harcanmış olması, bunları aynen veya bedelini ödeme yükümlüğünden kurtarmaz. Bu nedenle de davalı tarafından harcanmış para ve altın miktarı, dosyadaki tanık beyanları ve diğer deliller doğrultusunda belirlenerek davacıya verilmesi gerekirken istemin bu bölümünün tümden reddedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay Genel Kurunun bir bölümünden :
"Söz konusu ziynet eşyasının (altın vs.) evlenme sebebiyle gerek ailelerce ve gerek yakınlarca kadına geleceğinin güvencesi olarak takıldığı kabul edildiğinden emaneten (geçici olarak) takıldığı konusunda kadının bir kabulü olmadığı sürece genel kural kabul edilecektir. Artık, ziynetlerin geri istenmemek üzere verildiği iddia ve ispat edilmedikçe, bunları alan iade etmekle yükümlüdür. Davalı genel kuralın aksine örf ve adetleri bulunduğunu iddia ettiğine göre bunu ispat külfeti kendisine düşmektedir. Davalı ispat amacıyla muhtar olan tanığı dinletmiş; tanık iddia edilenden farklı olarak 'bizim adetlerimiz düğünde takılan takılar, kıza takıldıysa kızın, oğlana takıldıysa oğlanın olur' şeklinde ifade vermiş; mahkemece tanığın beyanı esas alınarak hüküm kurulmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, düğünde takılan takıların erkeğe ait olduğu yönünde örf ve adetleri bulunduğunu belirten davalının, dinlettiği tanığın beyanı ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına yansıyan yaygın örf ve adet karşısında daha köklü bir adetin varlığını ispatlayamadığı açıktır. Bu durumda genel kuraldan ayrılınmasını gerektirecek bir durum söz konusu değildir. Mahkemenin direnme kararı Kurul çoğunluğu tarafından isabetli bulunmamıştır. Hukuk Genel Kurulu'nda yapılan görüşmeler sırasında, düğünde takılan takıların düğün masraflarına katkı mahiyetinde olduğu ve kime takıldıysa ona hediye verilmesi gayesi güdüldüğü, takılan tüm ziynet eşyasının kadına bağışlanmasının amaçlanamayacağı görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir. Mahkeme kararının bozulmasına oy çokluğu ile hükmedilmiştir."